Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Biliyorum; gırtlağınıza kadar siyasete boğulmuş durumdasınız. Biliyorum; tam bir haberi, bir programı izlemeye dalmışken, bazı siyasilerin “haberlik” bir şey söyleyip söylemeyeceğine bile bakmadan “canlı canlı” izlemek zorunda bırakıldığınızı...

        Ben yine de affınıza sığınarak, çok tartışılan, biraz da “harcanmış yıllar” olarak değerlendirebileceğimiz 1950-1960 arasından bir siyasi olayı aktaracağım.

        Alıntıyı, belki bu günlerin siyasilerine de örnek olur umuduyla, Cumhuriyet döneminin önemli aydınlarından Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun (nur içinde yatsın), “Politikada 45 yıl” isimli kitabından yaptım.

        Park Otel’de bir basın toplantısı yapan Adnan Menderes, yakın arkadaşı Sefa Kılıçlıoğlu’nu, CHP Parti Meclisi Üyesi Ekrem Amaç’ın Şişli’deki evine yolladı, aşağıdaki mesajının İsmet İnönü’ye ulaştırılmasını rica etti. Konunun arzettiği ehemmiyet dolayısıyla Ekrem Amaç, Kılıçlıoğlu’nun ağızdan naklettiği mesajı kelime kelime not ederek gitti, Taşlık’ta oturan İsmet Paşa’ya okudu.

        ***

        A) Gerek onlardaki, gerek bizdeki bozguncular, tazyikçiler ve çekişme taraftarlarının bütün menfi telkin ve tazyiklerine rağmen, ben İsmet Paşa’yı elimdeki bütün kuvvet ve imkanlarla takviye edeceğim.

        Gerek basının, gerek diğer muhalefet partilerinin kışkırtmalarına asla iltifat etmemesini bilhassa rica edeceğim. İsmet Paşa emin olmalıdır ki; ben kendisine karşı büyük muhabbetle meşbuumdur (doluyumdur). Kendisinin de taktir ettiği gibi, şimdiki gidiş memleketin faydasına değildir.

        İyi münasebetlerin kurulmasındadır. İsmet Paşa’nın şahsiyeti, üzerine aldığı mesuliyetler, kudreti, mazisi iyi münasebetlere gitmeyi amirdir. Pazarlık mevzuu olursa buna iyi münasebetler demezler. Kendisine yakıştıramadığım husus, “Hiç bir pazarlığım ve gizli temaslarım olmayacaktır” şeklindeki sözleridir.

        Memleketin yüksek menfaati için...

        B) Memleketin en mahrem iç ve dış siyasetine ait işleri ben İsmet Paşa ile konuşabilirim. Fakat bu konuşmaları başkalarına aktarmayacağına dair bana söz verirse. Çünkü memleketi alakadar eden öyle meseleler olur ki, yine memleketin ali menfaatı namına kendi kabine arkadaşlarıma bile anlatmam. Bu gibi incelikleri bu memlekette anlayabilecek tek adam İsmet Paşa’dır. Vaktiyle Atatürk’le kendisinden başka hiç kimsenin bilmediği bir çok hadiseler cereyan etmiştir. Ben de kendi parti grubuma anlatamadığım şeyleri İsmet Paşa ile görüşebilirim...”

        İsmet Paşa, Başvekil’den gelen notları dinledikten sonra baştan başa dikkat kesilerek yerinden kalktı, daha iyi işitebilmek için Amaç’a sokuldu ve ondan dilediği ilk söz şu oldu:

        Paşam, emin olabilirsiniz ki, Başvekil iki parti arasındaki sert çatışmaları yumuşatma kararında samimidir ve bu temin için elinden gelen her gayreti sarf etme azmindedir.

        Bunun üzerine İsmet Paşa, Ekrem Amaç’ın bu görüşüne ya da kanaatine kuvvet vermek için ileri sürdüğü delilleri dinlemeye artık lüzum görmedi...

        Muhalefet Lideri, sanırım ilk defa olarak diplomatik bir müsamereye davet edilmiş ve iktidar erkanı tarafından saygı ile selamlanmış, ağırlanmış; hele Başvekil’in kendisine göstermediği yakınlık ve sokulganlık kalmamış, hemen bütün müsamere boyunca yanından ayrılmamış, onunla bir masada baş başa saatlerce konuşmuştu...

        Bahar havası devam etseydi...

        Acaba bu, ortak paydası “vatanseverlik” olan bahar havası kısa sürmese, arkasında bir sürü dramlar bırakan 27 Mayıs İhtilali yine de yapılır mıydı?

        Hadi o günler çok gerilerde kaldı... Günümüzün iktidar ve muhalefet kanadı, çok ihtiyaç duyduğumuz böyle bir ortak paydada buluşsa... Ülke faydalarını, seçim kazanma uğruna harcamasa...

        İçten arzumun boş bir hayal olduğunu ben de biliyorum... Şartlar aynı olsa da kişiler çok farklı...

        Hepinize sağlık içinde mutlu pazarlar dilerim...

        Diğer Yazılar