Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Adaylık ve aday adaylığı döneminde, bence haksız yere İzmirliliği tartışma konusu olan CHP İzmir Milletvekili Prof.Dr.Birgül Ayman Güler, “kınama talebi” ile Parti Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmiş.

        Ayman’ın “suçu”, gelen seçimler öncesi partisinin son bir yılın tartışılan topluluğu Cemaat’le işbirliği içinde olduğunu söylemesi...

        Milletvekili Güler için nasıl bir karar çıkacağını bilememekle birlikte, eğer disipline sevk gerekçesinde belirtildiği gibi bir “kınama” çıkarsa, bunu kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum.

        Çünkü parti demek, belirli bir yönetim felsefesi çevresinde bir araya gelmiş kişiler topluluğu demektir. En hafifinden en ağırına tüm tartışmaların partinin belirli organları bünyesinde yapılmasını, yönetimden birisinin kafasına estiği zaman dışarı çıkıp, “partinin ipliğini pazara çıkarmaması”nı gerektirir.

        Her ne kadar, uzmanlığı “kamu yönetimi” olan milletvekili Güler’e, ders verecek, yol gösterecek, siyaset öğretecek pozisyonda olmasam da, sade bir vatandaş, bir seçmen olarak kendimi “eylemi”ni değerlendirebilecek yeterlilikte görüyorum.

        Bir yanda, mensubu olduğunuz partinin iktidara yürüyebilmesi için vatandaşa dil dökeceksiniz, bir yandan da partiyi birilerinin ağzına sakız olacak cinsten jurnalleyeceksiniz... Ayrıca partiye oy vermiş, umut bağlamış milyonlarca Atatürkçü’yü umutsuzluğa sevk ederken, “Bu CHP’den hiç bir şey olmaz. Ortada oy verecek parti, arkasına düşecek lider mi var?” samimiyetsizlerini, çoktan vermiş oldukları kararlarında “gönül rahatlığı”na kavuşturacaksınız...

        Son sözünü söylemiştir...

        Kaldı ki; CHP İzmir Milletvekili’ni disipline götüren cümle, ancak “partiden istifa” sonrası kurulacak, istifaya gerekçe olabilecek bir cümledir; “Ben Atatürk ilke ve devrimlerini savuna gelmiş, bu uğurda “sabıkalanma”yı bile göze almış bir vatandaşım. Mensubu bulunduğum partimin yöneticilerinin, tam da karşıt görüşleri savunagelmiş, bu uğurda mesaisini ve parasını harcamış bir toplulukla “seçim işbirliği” içine girmesini hazmedemiyorum ve partimden de, dahası milletvekilliğinden de istifa ediyorum...”

        Birgül Ayman Güler’in disipline verileceği haberlerinden sonraki değerlendirmesi, “sevindirici bir durumun” ortaya çıkmış olmasına işaret etmesi de ilginç.

        Bu karar ile birlikte parti (partim değil) “Cemaat’le ittifakımız kesinlikle bulunmuyor. İhtimal dahilinde bile yok” demiştir.

        Bundan sonra parti hiçbir şekilde cemaate kalkan olamayacak demektir. Ben açıklamam nedeniyle disipline gönderiliyorsam, bunun anlamı da budur...

        Güler’in değerlendirmesine göre, parti yönetimi bizzat bir milletvekilleri tarafından üzerine atılan suçlamadan kendisini temize çıkarmıştır. Peki kendisi, ispat edemediği, delilleriyle ortaya koyamadığı bir iddiayı sağda-solda anlatmış olmaktan, parti yönetimine, sıfatını taşıdığı partiye resmen iftira atmış bulunmaktan nasıl kurtulacak?

        ..................

        Düşünceleri özgürce söyleme hakkı, içinde bulunduğumuz topluluğun altı doldurulmamış iddialarla “ipliğini pazara çıkarma hakkı”nı içermiyor...

        Milletvekili Güler’i ancak istifa kurtarır” demem bundandır...

        Diğer Yazılar