Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünle beraber gitti cancağızım. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...

        Hz.Mevlana

        Takip edenlerce malum; bu köşenin özelliklerinden birisi de, pazar günleri uzaklara uzanmak, vaktiyle yaşanmış ve günümüze kadar ulaşmış “ibretlik” yaşanmışlara yer vermektir. İçlerinden vahşet, kan, şiddet içermeyenleri özenle seçmek. Mümkün olduğunca da “pembe hikayeler”e yer vermek. Hz.Mevlana’nın dediği gibi, bu gün de yeni bir pazar ve yeni şeyler aktarmak lazım.

        Ama günlük yaşam o kadar sert, siyasi söylemler o kadar seviyesiz, bunun günlük yaşantımıza yansımaları o kadar ağır ki, inanın saatlerdir kendimi sakinleştirmeye, zihnimden geçenleri yatıştırmaya çalışıyorum.

        Her gün “söylenecek yeni bir şey icat edip” birbirlerini “kesilip atılacak tırnak parçası-vatan hainliğine”ne kadar indirgeyen, kendi aralarında yapacakları tartışmaları, toplanmış toplulukların, canlı yayına hazır televizyonların önünde yaparak ülke ve kişisel ekonomik dengelerimizi alt üst eden siyasiler fırsat verse, bize de “yeni bir ayın yeni bir gününde yeni şeyler söyleyecek” mecal bıraksa, elbet de yeni şeyler söyleyeceğiz...

        İngiltere’nin 800 küsur yıl, Fransa’nın 250 yıl, Almanya ve İtalya’nın 70 yıl önce tartıştığı, kaldırdığı toplumsal uygulama ve kanunlar başımıza musallat edilirken, insan hak ve özgürlükleri “emir kulları”nın, “tak diye emreder, şak diye yaparız” eğitiminden ve sınavından geçmiş bürokratların inisiyatifine terk eden kanunlarımız olurken, al olarak terk edilirken, medeni dünya her gün “yeni şeyler”e yelken açarken, bizler nasıl olup da “yeni bir gün, yeni şeyler söylemek lazım” diyelim cancağımız Mevlana?

        Eskileri bile aratan “yeniler”e fırsat mı bırakıyorlar...

        Her şeye rağmen, madem yeni bir gün, yeni bir ay... Eskilerden kalan bir insanlık hikayesini, “yeni söylenmiş” niyetine paylaşalım...

        Tevazu dolu hayatlar...

        Yeni gün”e Mevlana’dan başladık, o yüce insanla devam edelim de köşemiz şereflensin...

        Ha. Mevlana, üç dinin bir arada yaşandığı Konya’da çarşı pazar gezerken, Konya Kilisesi’nin bir papazına rastlar. Elini çabuk tutan Mevlana, papaz daha selamını vermeden kendisini nazik bir biçimde ve saygı ile selamlar.

        Bu hareketi gören müritleri ve bazı Müslümanlar, ulu düşünürün bu davranışını yadırgar... Koskoca bir din büyüğünün, bir İslam aliminin, sıradan bir papaza selam verişini, hem de bu hareketi yaparken saygı ile eğilişini garip karşılar.

        Topluluktan cesaretli birisi, Hz.Mevlana’ya bu hareketinin nedenini sorar:

        Ya hazret, karşılaştığın kilise papazına neden önce sen selam verdin?

        Mevlana Hazretleri sakin bir şekilde cevaplar:

        Bakın; bu dünyada tevazu ve alçak gönüllülükten daha yüce bir davranış yoktur. Böylesine bir büyüklüğü kilisenin papazına mı kaptırsaydım?...

        Hepinize sağlık içinde iyi pazarlar, sağlık içinde alçak gönüllülük, tevazu dola hayatlar ve yöneticiler dilerim...

        Diğer Yazılar