Ülkenin değerleriyle oynamak...
Her iktidar değişikliğinde ülkemizin yetişmiş, kendi çapında başarılı insanlarının, şu ya da bu sebeplerle yerlerinden yurtlarından edilmesi hep içimi sızlatmıştır. Siyasilerin kendi görüşlerine daha yakın olan eş-dost, hısım-akrabaya yer açmak için başarılı bir mühendisi, doktoru, uzmanı, öğretmeni ve daha nicelerini olmadık bir yere tayin edip, “lanet olsun” dedirtip hizmetten alıkoymaları, hep kanıma dokunmuştur ve kendi kendime şu soruyu sordurmuştur; Mühendisin, doktorun, sahasında uzman bir devlet görevlisinin, sanatçının sizdeni-bizdeni, liberali-muhafazakarı, komünisti-dincisi, açığı-kapalısı mı olur? Bırakın başarılı oldukları yerde başarılı olmaya, mesleki deneyimleriyle, birikimleriyle ülkemize ve insanımıza hizmet etmeye devam etsinler...
Bir ülkenin doğal zenginlikleri, ovaları, ırmakları, ormanları, madenleri neyse, yetişmiş insanları da odur ve ülkemizin değeridir diye düşünürüm.
“Birileri bizim partiyi eleştirecek diye, kulaklarını dikmiş, savunmaya, eskiden olmuyor mu?” diye çıkışmaya hazır arkadaşlar telaşlanmasın... Herhangi bir iktidar döneminden, hele bu dönemden değil, Cumhuriyet döneminin tüm iktidarlarından, o iktidarların tabir caizse “bozuk para” gibi, vicdansızca harcadıkları ülke değerlerinden söz ediyorum.
Şimdi bu “harcama” eskiye göre daha mı fazla, daha mı az, kendi taktirleridir.
Dr.Pedükcoşkun, isabetli seçim...
Sözü, bir önceki dönemde getirildiği başhekimlik görevinde son derece başarılı hizmetler veren, hastane personelinin tıpkı başarılı bir orkestra şefi gibi tam bir uyum içinde çalışmasını sağlayan Ortopedi Uzmanı Dr.Serdar Pedükcoşkun’un başına gelen “siyasi görevden alma”ya, ülke çapında siyasilerin elinde oyunca olmuş nice değerimizden sadece birine getirmek istiyorum.
Efendiliği, uzlaşmacı kişiliği, mesleki iddiasıyla tanıdığım Dr.Pedükcoşkun’la her karşılaştığımda, sanki onu ülkeye, vatandaşa hizmetten alı koymada pay sahibi gibi mahcup olduğumu, cesaretle gözlerinin içine bakamadığım gibi bir duygusallığımı mazur görmenizi dilerim.
Düzene küskün bir uzman olarak görevinden ayrılıp, özel muayenehanesinde mesleğini icra etmeye çalışan Dr.Pedükçoşkun, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin reklamsız hastanesi Eşrefpaşa’ya başhekim yapılmış.
Burada da başarılı olacağına gönülden inanmakla birlikte, bir şekilde boşalan başhekimlik görevine Dr.Pedükcoşkun’u düşünenleri kutluyorum.
Öyle bir vatandaş çoğunluğu ki...
İtilip-kakılmış, hizmetten alıkonulmuş bir uzmanın, aktif göreve dönüşü ile ilgili haberi bir internet sitesinden okurken, ilişikte bol miktarda yer alan “okuyucu yorumlar”ını ve kutlamalara da göz gezdirdim. Yorumların hemen yanında “katılıyorum-katılmıyorum” şeklinde bir de değerlendirme kutucukları var.
Örneğin; bir okuyucu diyor ki “Başarılarınızın devamı dileğiyle...”
Katılıyorum: Yüzde 80.
Katılmıyorum: Yüzde 20.
“Eski bir personel” rumuzlu vatandaş diyor ki; “Sonsuz başarılar, hoş geldiniz...”
Katılıyorum: Yüzde 67.
Katılmıyorum: Yüzde 33.
Son olarak bir tane daha ve bu da bir arkadaş kutlaması: “Serdarcığım kutluyorum, başarılar diliyorum...”
Katılıyorum: Yüzde 67.
Katılmıyorum: Yüzde 33...
Doğal bu “engin görüşlü katılmıyorumcular”a sormadan edemiyorum; birisi, bir vatandaş veya bir dostu, yeni göreve atanmış birisini kutluyor... Peki sen neye katılmıyorsun be hey....
Bunlar bir de, seçmen olup, oy verip, ülkenin, senin-benim kaderimi çizmiyorlar mı...
Doğal olarak ben de, yüzde 76’lık “ülke mutsuzları” arasına “küt” diye düşmüş oluyorum...
Kurtar kendini kurtarabilirsen...
Bu arada, İç Güvenlik Yasamız’ın yeni maddeleri, bundan beklentisi olanlara, Allah’ın “farkında olmayı esirgediği” biatçılara hayırlı olsun...