Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’in 25-30 yıldır bitmeyen “hikaye”lerinden birisi de, Alsancak Limanı’na büyük yolcu ve yük gemilerinin yanaşmasına engel olan körfezdeki sığlığın, tarama yöntemi ile derinleştirilmesidir. Vaktiyle Dünya Bankası’ndan bu iş için dönemin hükümeti tarafından 300 milyon dolarlık kredi talebine onay çıkmış, ancak kredi “zamanında kullanılmadığı” gerekçesiyle iptal edilmişti.

        4-5 yı öncesine kadar konunun üzerine yatıldı, çevreye yapılacak alternatif liman projelerinin gerçekleşmesinden sonra ortaya çıkacak ihtiyaç durumu gözlemlenmeye başladı.

        Son yıllarda ise bu işe İzmir Büyükşehir Belediyesi el attı.

        Hemen belirteyim ki; bu iş Körfez’in sahibi bile olmayan, buraya çakacağı her çivi için hükümet ve ilgili bakanlıklardan onay alması gereken, Alsancak Limanı’nın da sahibi olmayan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “boyunu ve yetkisini aşan bir iş” olduğu konusundaki görüşlerimi konu açıldıkça sizlerle paylaşıyorum.

        Sudan gerekçelere takıldı...

        Ama böylesine bir işi gerçekleştirmek için harekete geçen Büyükşehir Belediyesi Yönetimi’ne hak vermemenin de haksızlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü, gemi işletmecileri ve taşımacılık şirketlerinin, İzmir Körfezi’nin sığlığından, Alsancak Limanı’na yanaşamamaktan şikayet edip, İzmir’e yük ve büyük turist grupları taşıyacak gemilerini başka limanlara kaydırdığı, bu işten de İzmir ve çevresinin gelir kaybına uğradığı bir gerçek.

        Haliyle hükümet üzerine düşeni yapmayınca, kent adına harekete geçen Büyükşehir Belediyesi’nin büyük harcamaları göze alarak hazırlattığı proje de hükümete takıldı.

        Konu ile ilgili ÇED raporunu onaylamayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “sudan gerekçeler” ortaya koydu.

        Efendim; Körfez’den çıkacak malzemenin döküm yeri için seçilen Çamaltı Tuzlası civarı uygun değil. Gediz Deltası Sulak Revize Planı’nın tescilinde tereddüt oluşuyor. Ragıp Paşa Dalyanı’nın kalıntıları ÇED raporunda yer almıyor. ...ve falan-filan...

        ÇED’e gerek yok” belgeleri uçuşurken...

        Bir yandan, özel kanunlarla koruma altında olan zeytinliklere her türlü fabrika yapımı için, üç kuruşluk elektrik için güzelim doğa harikalarının, dev iş makineleri ve dinamit gücü ile tarumar edilmesine, çok sayıda doğal değerimizin göbeğinde maden ocakları açılması, kent çevrelerinin taş ve mıcır ocaklarıyla “donatılması”ini “ÇED’e gerek yok” çıkarken, İzmir’in en hayati konularından birisine ÇED engeli çıkarılıyor.

        Oysa biliyorum ki; Körfez derinleştirme projesinin hazırlanmasında, çıkacak malzemenin döküm yeri ve değerlendirilmesi konusunda yapılan görüşme ve çalışmalara ilgili bakanlıkların uzmanları da katılmıştı.

        Peki; mevcut projelere bile engel çıkarılırken, yaklaşan genel seçimler öncesi yine havalarda uçuşacağı kesin olan bilmem kaçıncı “İzmir Projeleri”nin samimiyetine nasıl inanacağız?

        Diğer Yazılar