Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İki gündür, Türkiye’nin 330 yeni, 220’si kıdemli milletvekillerinin “erdim şükür, oldum şükür” törenlerini izliyoruz. Kimisi memleketten hediye paketleriyle Ankara’nın yolunu tutmuş, kimisi çoluk-çocuk, eş-dost, hatta iki aylık bebeğiyle gelmiş...

        Mutlu bakışlar, gülen yüzler, “7 düvelle barışık” görüntüsü veren yüze yansımışlar...

        Türkiye’nin şanslı, ölünceye kadar özel imtiyazlarla donatılmış, sağlık harcamalarından emekli maaşına, trafikte ne suç işlerse işlesin asla ceza yemeyeciğine kadar her “ihtiyacı” düşünülmüş, bizzat bir önceliklerin parmaklarının eseri kanunlanla sağlam kazığa bağlanmış, işlediği ve işleyeceği suçlar karşısında dokunulmaz, hatta şu anda devam etmekte olan dosyaları bile “artık o bir vekil” diyerek rafa kalkmış özel kişilerdir. 4 yıl sonrası için de Allah kerim... 5 dönem arka arkaya milletvekili ol, bu eder eder 20 dokunulmaz yıl... O zamana kadar kim öle, kim kala...

        Anayasa’nın “her Türk vatandaşı eşittir” maddesi, bu özenle yaratılmış bu özel sınıf” kapsamıyor...

        Eşler mutlu; Allah geçinden versin, sayın milletvekiline “bir şey” olduğunda arkalarında normal emeklinin kat kat üzerinde bir emekli maaşı var.

        Eşler ve çocuklar da mutlu...

        Çocuklar mutlu; dünkü aylık gelirlerini bilmem ama, milletvekili anne ve babanın bu günkü normal maaşı 15 bin liraya yakın. Bunun üzerine her hangi bir “imtiyazsız devlet kurumu”ndan elde edilmiş sınadan bir emekliliğin, “milletvekili emekliliği”ne dönüştüğünü düşünün, alın size aylık 23-24 bin lira gelir.... Milletvekillerinin evlenmemiş kız çocukları daha şanslı... Arkalarında sadece evlilikle ve ölümle sona erebilecek kapı gibi “milletvekili emekli maaşı” var...

        Türkiye’yi yönetecek kesimin “hali” bu... Yönetilen kesimin, en açık özetini Ermenek’te yaşanmakta olan gerçekler gözümüze soktu. Ayağına 10 liralık ayakkabıyı, 1 liralık çorabı alamayanlar hala orada... Mercedes’le ayakkabı götürünler de oralarda bir yerlerde...

        Hani gönül istiyor ki; şu ülke bir “Küçük Amerika” olana kadar, ülke yönetimi “ikbal yeri” değil, “hizmet yeri” olsun... Yönetenler, kendilerini yönettiklerinden farklı yerlere oturtmasın...

        O transfer” hala yasal...

        Koalisyon totoların gırla gittiği şu günlerde, bur çok insanımızın “ağzından yel alsın” dediği bir durum, bir “yasal olabilirlik” de ortalarda dolaşmaktadır. İktidar partisinin, tek başına iktidar olabilmesi için, Meclis çoğunluğunun yarıdan bir fazlası olan 276 sayısına ulaşabilmek için, diğer partilerden 18 milletvekili transferine...

        Söz gelimi bir CHP’li seçmene sade bir soru olarak desem ki “sizinden 18 milletvekilin bir başka partiye transfer olmasına ne dersiniz?..”

        Ahlaksızlığın her türlüsünden tutun da, “şu anda milletvekili sıfatı taşıyan her hangi birinin kendi eğitimi, kendi gücü, kendi diploması, kendi inisiyatifi ile milletvekili olabildiğinden” tutun da, “partisinden istifa eden bir milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi gerektiği”ne kadar bir sürü mantıklı itiraz sıralar.

        Soruların muhatabını başka partilerden seçsek de benzer cevaplar alırız.

        Ancak, soruyu “şu partiden şu kadar milletvekili, milletvekili olduğu partiden istifa edip sizin partinize katılsa?...” Eminim ki, çok “partili” bu “ahlaksız soru”yu ağzı kulaklarında cevaplar...

        Çünkü bu “ahlaksızlık”, söz konusu kanunların içinde gizlidir. Bir partili grubun oylarıyla bir yerlere getirilmiş kişilerin, bir başka partiye giderken, geride bıraktığı partinin oylarıyla kazanılmış bir sıfatı da bırakmış olmasına gerek olmadığı...

        Oysa bu memlekette anlı şanlı Anayasa Mahkemesi de var, Danıştay da var, Yargıtay da...

        Ama “bir partinin oylarını alıp başka partiye kaçma” kaçma hali hala yürürlükte ve yasal...

        Diğer Yazılar