Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mustafa Şener Tokcan 1948 doğumlu bir Datçalı’dır. Gurbette okumuş, gelişmiş ve çalışmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olan Tokcan, 1972 yılında muhabir olarak girdiği TRT’de genel müdür yardımcılığına kadar yükselmiştir. 1997 yılında atandığı makamdan 2001’de ayrılan Tokcan, 2002 genel seçimlerinde CHP’den aday adayı olmuşsa da gösterilmemiş, 2007’de getirildiği CHP Muğla İl Başkanlığı görevini sürdürürken, 2009 yerel seçimlerinde doğum yeri Datça’da belediye başkanlığına aday olmuş ve yüzde 57 oyla kazanmıştır.

        Bu makamda 5 yılı tamamladıktan sonra, 2014 yerel seçimlerinde partisinin ilgili birimlerine yeniden adaylık başvurusunda bulunmayan Şener Tokcan, ısrarlar üzerine yeniden aday olmuş, bu kez yüzde 46 oyla seçilmiştir.

        Bu güne kadar ufak tefek “çevre haberleri” ile, ulusal ve bölge gazetelerinin ancak iç sayfalarında yer bulabilen Şener Topcan, son zamanlarda birinci sayfalarda yer almaya başladı.

        Ancak bu “gelişme”yi yaratan sebep, Başkan Tokcan’ın ulusal, ya da uluslararası bir şehircilik başarısına imza attığından, görevde bulunduğu 6 yıl içinde Muğla’nın turistik ilçesi Datça’yı “uçurduğu”ndan değil, “Ben bu kanunlarla belediye başkanlığı yapamam” diyerek yazdığı istifa mektubunu Datça Kaymakamlığı’na teslim etmesinden.

        Kanun mutlaka elden geçirilmeli...

        Geçen yıl yapılan yerel seçimlerden sonra yürürlüğe giren, 14-15 aydır yürürlükte olan Büyükşehir Belediye Yasası’na, o günlerden bu yana, herhangi bir uygulama zorluğu ile karşılaşıldığı zaman yükselen başkan tepkileri ilk kez bir “protesto istifası”na kadar uzanıyor. Aslında hangi partiden iş başında bulunursa bulunsun, tüm belediye başkanlarının destek olması, “Arkadaşımız haklı. Bu kanunun mutlaka elden geçirilmesi, uygulama zorluklarının giderilmesi gerekir” demesi gerekirken, tamamı sessiz.

        Örneğin; yereldeki vatandaşların ifadesi ile “koskoca belediye başkanı” olarak Tokcan’ın yaşadıklarının bir benzerini hangi belediye başkanı yaşamıyor ki;

        - Plajlara çöp sepeti koyup temizliyorum, mavi bayrak alıyorum. Ama buralarla en ufak bir düzenleme yetkisi Ankara’da. En küçük bir değişiklik için bugün yazılı başvuru yapsan bile cevabı sezon bitimine ancak gelir.

        - Eski Öğretmen Evi’nin önünde kıyı düzenlemesi yapıyorduk. “Kaçak dolgu yapıyorsunuz” diye koşa koşa geldiler. Oysa biz zaten var olan bir yeri halk için tesviye ettik. Muğla’dan gönderilen görevliler hakkımızda tutanak tutup gittiler. Muhtemelen yargılanacağız.

        - Çok önemli imar sorunlarımız var ama, çözümü konusunda hiç bir yetkimiz yok. Örneğin Hükümet Konağı planında küçük bir değişiklik bile yapamıyoruz. Srumluluğum var, yetkim yok. Sürekli vatandaşla karşı karşıya geliyorum. Bu da beni çok yordu.

        Yaşamıyorum” diyen yalan söyler...

        Benzer sıkıntıları yaşayan tek başkan elbette Datça Belediye Başkanı değil. Belediye başkanları, caddelerinde sokaklarında gururla dolaştıkları bir kentte her hangi bir cadde ve sokağın ismini, yerel meclisler olan belediye meclislerinden geçirse bile, değiştirmek için Ankara’dan onay almak zorunda. Dikkat edin, Büyükşehir’den değil, Ankara’dan... Nitekim benzer sıkıntılar, dün Narlıdere’de yaşandı, şimdi de Aydın’ın Kuşadası İlçesi’nde bir caddeye yerel meclis kararıyla verilen isim sorgulamada...

        Şimdi ister AK Parti’li olsun, ister CHP’li... İster MHP’li olsun, ister HDP’li, ya da bağımsız... Datça’nın belediye başkanını “protesto istifası”na kadar götüren sebeplerin benzerini icraat yapan ve yapmak isteyen tüm belediye başkanları yaşıyor. Kimse kimsenin istifasını istemiyor ama, Şener Tokcan’ın istifasını iyi anlamanın ve anlatmanın, Ankara’yı baskı altına almanın da mevcut başkanların ve bağlı oldukları sivil toplum kuruluşlarının görevi olduğunu düşünüyorum.

        Diğer Yazılar