Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’i Manisa’ya bağlayan yolda bir iş bilmezliktir sürüp gidiyor. Bilirim ki, 40 yıldan fazladır bu yolda sürekli iyileştirmeler, genişletmeler yapılır, güzergah değişikliklerine gidilir. Özellikle bakın İzmir yönünden Manisa’ya sarkan derin vadinin kenarlarına, çevre eski yol kalıntılarıyla doludur. Bir uzman olmamakla birlikte, diyebilirim ki; İzmir-Manisa Yolu’na bunca yıldır dökülen paralarla, harcanan emeklerle Bornova’dan girip, dağın arka düzlüğünden çıkacak mükemmel bir tünel yapılabilirdi. “2014’te bitecek” diye temeli atılan, türlü maceralardan sonra müteahhidin işi terketmesiyle sonuçlanan “yap-işlet-devret tüneli”nin sözünü bile etmiyorum.

        Ancak, yukarıdaki eleştirilerin devamı olarak, daha birkaç yıl önce genişlemiş ve düzenlenmiş olarak hizmete giren Bornova Mezarlığı ya da Maden Tetkik Arama Lojmanları’nın önünde “heyelan” nedeniyle yol kapanmasına, trafiğin tek şeride düşürülmesine ne demeli? Hem de şu yaz günlerinde günde onbinlerce aracın gelip geçtiği yolda, yol mühendisleri tarafından “öngörülemeyen, vaktiyle tedbiri alınamayan” bir yamaç kayması...

        Mübarekler sanki, tabiatın ne yapacağı belli olmayan sarp kayalıklarla örülü sıradağlarda, örneğin “Ural sıra dağları”nda, bir yol yaptılar da, böyle bir çökmenin olabileceğini ön göremediler. Üstelik de sıfır yağışlı yaz günlerinde...

        Karayolları 2. Bölge Müdürü Abdülkadir Uraloğlu’nun konu ile ilgili açıklamasına bakılırsa, yukarıdaki eleştiriler tam da yerli yerine oturuyor;

        Yolda yaşanan heyelan nedeniyle önlem olarak yolu kısmen trafiğe kapattık. Karşı şeritten bir şerit alarak her iki yöne de çift şerit yapacağız. Çalışma ve zemin iyileştirmeleri sürüyor. Bir ay gibi bir süre içinde tüm çalışmaları bitirmiş oluruz.

        Devamında, çöken kısım fore kazıklar üzerine alınacakmış.

        Sanırsınız ki, yol yapılırken böyle bir teknik henüz icad edilmemişti.

        Bu yol o kadar can aldı ki

        Bu yol vaktiyle çok canlarımızı aldığı, çok ocaklar söndürdüğü için adeta “mesleki ihtisas alanıma” girmiş, çok yazılar yazmışımdır.

        İniş aşağı freni patlayan kamyonun, Osman Kibar Kavşağı’nda araçlarının içinde kırmızı ışıkta bekleyen bir baba oğulu öldürmesi, yolun son hali bittikten sonra bile “unutulan köprü” ayakları için açılan çukura araçlarıyla düşen seyyar manav kardeşlerin birlikte can vermesi acı hatıralarımız arasında yer almaktadır.

        Olay, medeni bir ülkede olsa bir dizi sorumlu halen hapislerdeydi...

        Ama “kaza” dendi, ölenler öldükleriyle, geride kalanlar acılarıyla kaldı...

        O “yol”un yakın çevresinde oturduğumuz için asla unutamadığım manzaralardan birisi şöyledir;

        Bir sabah işe gelirken caminin önünde freni patlayan bir kamyon, çocukları okula götüren servis minibüsüne çarpmış.

        Yerlerde uçuşan defterler, kitaplar, ezilmiş kalemler, sağda solda tek ayakkabılar...

        Yamulmuş bir minibüs...Yaralanıp alelacele hastaneye kaldırılan çocuklardan geriye yürekleri burkan bu manzara kalmış.

        O gün çektiğim o fotoğrafı hala saklarım.

        Çözüm projesi” dosyalarda

        Kamyonun freni patlayamaz mı, tabii ki patlar... Ancak, yetkililerin belki “yüksek maliyet” diye görmezden geldikleri durum şudur:

        Bir defa, kalabalık bir kentin göbeğine, kırmızı ışıklarla kesilen şehirlerarası kavşağa, ülkenin en büyük üniversitelerinden birinin tam da girişine bu kadar dik bir yol inmez...

        Freninin patladığını farkeden kamyon şoförünün aracını dağa vurması için yapılan “kaçış rampası” da çözüm olmaz...

        Peki ne olur? Zaman zaman Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü dosyaları arasında ucu gösterilen şu proje ciddi bir çözüm olur:

        Manisa, ya da İstanbul Yolu, Çiçekli Köy girişinden Kemalpaşa’nın Ulucak’ına doğru daha yumuşak bir eğimle sarkıtılarak Ankara Karayolu’na bağlanır.

        Şu anki yola kamyon-TIR girişi yasaklanır...

        Tam çözüm projeleri arasında bulunduğuna göre, biz görürüz veya görmeyiz bu nasıl olsa bir gün yapılacak.

        Şimdi yapılsa da, bu onur, mevcut iktidara nasip olsa...

        Diğer Yazılar