Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yerelde son günlerin flaş polemiği olan “parti bayrağı ile kapatılmış Atatürk fotoğrafı”na ben de katılayım. Ama, asla şu ya da bu tarafa hak verme düzeyinde değil. Bir defa, ölümünden bilmem kaç yıl sonra “Dünyada 20. Yüzyılın En Büyük Devlet Adamı” onuruna layık görülmüş Atatürk’ün, böylesine basit, “üzerini kapattın, kapatmadım” gibi siyasi malzeme yapılmasına asla gönlüm razı değil.

        Atatürk gibi bir dünya değeri, her yere asılan fotoğraflarla, meydanlara dikilen heykellerle büyümemiştir ki, üzeri kapatılan, ya da kapatıldığı iddia edilen fotoğraflarla, bir kaç çapulcunun heykelinin orasına burasına zarar vermesi ile küçülsün...

        Atatürk, bu gün hep birlikte maddi ve manevi mirasını paylaştığımız, nimetlerinden yararlandığımız modern, çağdaş, muasır medeniyeti hedef almış Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur. Dünyanın kabul ettiği, saygı duyduğu, vecizelerini en saygın mekanlarına astığı, dünyaya mal olmuş bir evrensel değerdir.

        Şu bilinmeli ki; Yüce Atatürk zorlama sevgiyi de, zorlama saygıyı da asla istemezdi... Bırakın, Atatürk fotoğrafını asan assın, asılı fotoğrafının üzerini kapatacak kadar “yalan kültür” ürünleri de kapatsın... Yeter ki, Atatürk’ün ruhu rahat bırakılsın...

        Blok seçmen”e sinek vızıltısı...

        Atatürk’le başladık, sağlığında en büyük bir kaç eserinden biri olarak ilan ettiği Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Yeniden Seçim Beyannamesi” ile devam edelim. 7 Haziran seçimlerinde “en flaş seçim vaadi” olarak belleklerde yer etmiş olan “emekliye yılda iki maaş ikramiye”nin, 12 milyon emeklisi olan bir ülkede nasıl olup da yeterince prim yapıp yeterince oya dönüşmediğini hala anlayabilmiş değilim. Sahip olduğu traktöre litresi 4 liraya yakın olan mazotu koyamadığı için tarlasına gidemediğinden yakınan çiftçinin büyük bölümüne “litresi 1.5 (şimdi 1.08 lira oldu) liraya mazot” sinek vızıltısı gibi geliyor.

        CHP’nin 1 Kasım seçimleri beyannamesine, öğrenciden askere, esnaftan sanayiciye kadar neredeyse Türkiye nüfusunun yüzde 60’ından fazlası girdi. Ancak bu ekonomik vaatlerin de sandığı beklendiği gibi yansıyacağını sanmıyorum. 15 gün süre ile Anadolu’nun çeşitli il, ilçe, kasaba ve köylerinde vatandaşla yaptığım sohbetlerde gördüm ki, “siyasal idealler ya da beyinlere özenle enjekte edilmiş siyasal korku ve nefretler” cebine girecek paranın, kendisine sağlanacak ekonomik ve sosyal refahın çok ötesinde.

        Bakalım, CHP’nin görülmemiş ekonomik ve sosyal refah vaatleri, bir ay sonra ne kadar oya dönüşecek...

        Zorla sevgi de olmaz, saygı da...

        CHP’nin ekonomik vaatlerinin yanında, dikkatimi çeken sosyal vaatleri de var. Örneğin sosyal medya üzerinden “suç takipçiliği”nin, dolayısıyla bir çok vatandaşın “dili belası”na canının yakılmasının, bazı makam sahiplerinin zorla sevdirilmesi, saydırılmasının önüne geçilmesi. Sosyal medya üzerindeki galiz küfürlere varan hakaretlere asla müsamaha gösterilmemesi gerektiğine ben de inanırım. Ancak “sen bunu demekle şunu mu demek istedin?” diye sorguya çekilmesine, “evet bunu demek istedin” hükmü hapse atılmasına hangi “ölçü izan sahibi, kin ve nefret duygularıyla kirlenmemiş vatandaş ruhu” razı olabilir? Yüce Atatürk’ün fotoğrafının zorla, içten gelmeyerek, çevre baskısı ile asılmasına karşı çıktığım gibi, günümüz siyasilerinin de, insanlarımızı “kanun zoru” ile sevgiye saygıya zorlamasına karşıyımdır.

        Vaatlerden birisi de, kullandığı elektriğin faturasını ödemekte zorlanan vatandaşın faturasına bindirilen “TRT payı” ile ayakta devlet radyo televizyonlarının olabildiğince bağımsız hale getirilmesi. Nasıl başarılır bilemem ama, bunu çok arzu ediyorum...

        Bakalım; diğer siyasi partiler, “oy verdikleri partiyi asla değiştirmeyen bloklaşmış seçmenler”e ne gibi “nafile vaatler”de bulunacak?...

        Diğer Yazılar