Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin bir önceki meclis toplantısında söz alan AKP Grup Başkan Vekili Bilal Doğan, Kemeraltı’nda bundan 4 yıl önce Taşçılariçi Katlı Otoparkı’nın “Balıkçılar Meydanı Projesi yapacağız” gerekçesiyle yıkıldığını, aradan geçen bunca zamana karşın hala çivi çakılmadığını hatırlatarak, “Arsanın şu anki durumu İzmir gibi turizmde iddialı bir kente hiç yakışmıyor” demiş.

        Buraya kadarı, muhalif bir belediye meclis üyesi için son derece normal, teşhisinde ve eleştirisinde son derece haklı. Kemeraltı gibi önemli bir kent oluşumunun göbeğinde bulunan bir otoparkı, “başka bir şey yapacağım” diye yık, 4 yıl içinde bu anlamda hiç bir şey yapmadığın gibi, bir de çevresini çirkin bir teneke paravanla çevir ve adeta “olgunlaşmaya” bırak...

        Zaten, bu kentin her noktasındaki boş, bakımsız, yıllardır tenekelerle çevrili arsalarla, harabe haline gelmiş metruk binalar konusu, benim de belediye yönetimlerine zaman zaman aktarmaya çalıştığım sitemlerim arasındadır. İnancıma göre; bu durum, bu kentin en önemli sorunlarının başında gelmektedir.

        Bu bakımdan, belediye yönetimlerini bu alandaki düşük standartlılığına çok yerinde bir örnek veren Bilal Doğan’a katılıyorum.

        Ancak, Bilal Bey’in şu sorusunun anlamını hala çözmüş değilim:

        Büyükşehir Belediyesi bu projeyi unuttu mu, yoksa bu proje fason bir proje mi?

        Başarılı bir maliyeci olan Bilal Doğan “fason”un “bir marka sahibinin süresinde yetiştiremeyeceği işleri, kendi markası adı altında bir başka yetkin firmaya yaptırması” anlamı taşıdığını bilmemiş olabilir mi?

        Acaba “İzmir Büyükşehir Belediyesi, başka bir belediye için proje yapmış da, bize gösterilen proje o.. “ mu demek istiyor, ya da bildiğimiz “fason”a başka bir anlam mı yüklemeye çalışıyor, çözemedim.

        Ama, “uysa da, uymasa da” diye yorumladığım bu “fason iş”e AKP Meclis Grup Başkan Vekili Bilal Doğan takmış olacak ki, halen yürümekte olan Konak Tramvayı için kullanıyor. Anlaşılan o ki Sevgili Doğan’ın şu “fason” ve “fason iş”in anlamı konusunda yetkin bir sözlüğe bakmasının zamanı...

        Somut delil mi, kuvvetli şüphe mi?

        İzmir’de “eylem sanığı” liseli 4 gencin tutuklanma nedeninin, İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen bir ihbar mektubuna dayandırılmış olması ilginç.

        Liselilerin tutuklanma gerekçesi ise İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne e-mail yoluyla isimsiz ve imzasız olanak gönderilen bir ihbar mektubuna dayandırılmış olması ilginç.

        Sonucun, isimsiz ve imzasız ihbarcının mektubunun sonuna eklediği “Bu ihbarı vatan borcu sayıyorum. Bu hainleri lütfen tutuklayın” dileğine uygun gerçekleşmesi ise daha ilginç. Ya kararda yer alan şu gerekçe; atılı suça ilişkin somut delil ve kuvvetli şüphenin bulunmuş olması...

        Bunca yıl hukuk okumuş, dirsek çürütmüş, her biri binlerce dosyayı karara bağlamış sayın hakimlerimize, “somut delilin olduğu yerde kuvvetli şüphenin ne işi var?” demek haddimize mi?

        Diğer Yazılar