Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yerel yapılanmanın en önemli ayaklarından biri olan İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu 55’inci toplantısını önceki gün yapmış. Bazı gelişmiş ülkelerde var olan bölgesel ve yerel kalkınma kurulları örnek alınarak oluşturulan İzmir Kurulu’nun 2009 doğumlu olduğuna bakılırsa, 6 yılda 55 toplantı yapmak, yapabilmek, bu alanda iyi bir disiplin ve toplantı başarısı olarak dikkat çekici.

        Sekreteryasını İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü kurul “Sivil toplum kuruluşları öncülüğünde yerelden bölgeye, bölgeden ulusala, ulusaldan evrensele uzanan özgün bir yerel kalkınma modeli” olarak tarif ediliyor.

        Devamında ise kurul üyelerinin genel yapısının metropolün ve bölgenin tanınmış özel sektör şirket yöneticileri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluştuğu, seçimle iş başına gelmiş yerel yöneticiler ve merkezi yönetimin metropoldeki en üst düzey yöneticileri bulunmadığı gibi, merkezi yönetime yönelik siyaset yapan milletvekili ya da metropolün siyasi parti yöneticilerine kurulda yer verilmediği görülmektedir.

        Yerelliğin de kökü kazındı

        Gel gör ki; tamamen yerel yönetimleri alabildiğine güçlü, yerel kurullarının yerel ve bölge adına ciddi kararlar alabildiği ve hiç bir engele takılmadan uygulayabildiği ülkeler örnek alınarak, biraz da Avrupa Birliği Kriterleri’nin zorlamasıyla uluşturulan yüce amaçlı bu kurulun kent ve bölge için özgün kararlar alabilmesi, son dönemlerde çıkarılan “merkezi yönetimin haberi olmadan hiç bir yerel yönetim veya oluşum çivi çakamaz, kuş uçuramaz” kanunlarına takılmaktadır.

        Nitekim; İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu’nun son toplantısı da, “merkezi hükümete tavsiye kararları alınması, bazı işlere start verilebilmesi için merkezi hükümetin ilgili siyasilerine ricacı olma noktası”na gelip çakılmıştır.

        Örneğin; yakında özelleştirileceği bildirilen İzmir Limanı’na büyük çaplı yolcu ve yük gemilerinin yanaşabilmesi için Körfez’de yapılacak derinleştirme projesi, 3 yıldır ÇED raporu beklemesi, yerel yönetimlerin ve yerel inisiyatifin kendi ketlerinin göbeğini kendileri kesemez hale getirilmelerinin en açık örneğidir. Halen büyük gemilere su yolu kapalı bir İzmir Limanı’nın, muhtemel bir ihale sonrasında değerinin çok altında bir rakama el değiştireceğine kesin gözle bakabilir ve devamında de, yerel çaresizliğin getirisi içinde ancak “Yazıktır, günahtır...” demekten öte bir şey yapamıyoruz...

        İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu toplantılarını iyi niyetle sürdüren, bu uğurda çok değerli mesailerini harcayan, fikir üreten, çözüm öneren kurul üyelerine saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.

        Konak Geçidi’ne örnek olsun

        Bornova’nın Topçu Tugayı’na doğru olan kesimlerinde oturan vatandaşlar, hemen karşılarında yer alan Evka 3 Metro İstasyonu’na ulaşımda zorlanıyor, yoğun trafikli Manisa Karayolu’nu geçerken ölüm tehlikesiyle burun buruna geliyordu. Vatandaş şikayetlerini Büyükşehir Yönetimi’ne aktaran ve buraya bir üst geçitin şart olduğunu anlatan Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila mutlu sona ulaşmış. Asansörlü, yürüyen merdivenli üst geçit, geçtiğimiz günlerde vatandaş hizmetine açılmış.

        Hem yürüyen merdivenli, hem de asansörlü bu üst geçidin, Konak’ta Karayolları’nın yapmaya hazırlandığı, en az Bornova’dakinin 100 katı vatandaşı kullanacağı “rampalı üst geçit”e örnek olmasını dilerim.

        Bu arada; MİT tırlarına dokunan savcı, hakim, askerin yanması yanmasından sonra, bu konuda haber yapan iki meslektaşımızın tutuklanmasından dolayı son derece üzgünüm. En çok da, “Devletin gizli kalması gereken belgelerini siyasi ve askeri casusluk amacıyla temin etme, terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” ile suçlanmalarından dolayı üzgünüm... Ya sırlarına sahip olamayan devleti nereye koymalı?

        Diğer Yazılar