Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu gün yapılacağı bildirilen, ancak “yapmak isteyenler”in, “yaptırmak istemeyen” hakim güçlerin “kararlılığı” karşısında geri durduğu MHP Olağanüstü kurultayı bir kez daha gösterdi ki, bu ülkede hak-hukuk denen kutsal kavramlar, birilerinin ayakları altında yaşam savaşı veriyor.

        Sen genel başkanı olduğun partinin tüzüğüne yaz veya yazdır; mevcut delegelerin beşte biri yeni bir kongre isteği ile imza verirse, mutlak yapılır... Patiyi iyi yönetemediğini gören muhalifler 5’te birden daha fazla imza toplamalarına rağmen, sen tüzüğünün ilgili maddesi ile birlikte evrensel siyasi ahlakı (yereldeki siyaset kurallarını kesinlikle ahlak dışı buluyorum) da ayaklar altına alıp, yalpalamaya başla... Senin “icraatları”na haklı nedenlerle karşı çıkan, e az senin kadar (bana göre daha fazla) ülkücüleri ülküsüzlükle suçlayabil...

        Vay anam vay... Vay ülkem vay... Vay ülkenin çocuklarına, gençlerine vay...

        Siz bu tüzüğü buza mı yazmıştınız da şimdi okuyamıyorsunuz?

        Devamında da; tüzük hükümlerini yerine getiren karşı grubu mahkemeye gitmek zorunda bırak, aldıkları kararı da, Koskoca Türkiye’de hakim, savcı, mahkeme, hukuk adamı kalmamış gibi iki ilçe mahkemesinin “iki kahraman hakim”i o kararı bozsun, sen de onun peşine düş, kendi tüzüğüne aykırı düşme ayıbına kılıf yapmaya çalış... Buna “koftiden - kartondan ülkücülük” denir ki, hiç bir “Bozkurt” buna aldanmaz ve kanmaz...

        Ülkücüler ve solcular...

        Sonuç olarak; en solcumuzun bile zaman zaman kutsal saydığı, koyu ırkçılık hariç zaman zaman kendisini bulduğu MHP Milliyetçiliği, bu hala gelmemeli, getirilmemeli, başka bir partinin ayakları altına serilmemeliydi.

        Kongre yapmak isteyenlerin önü, hukuksuz hukuk yorumlarıyla kesilmemeliydi.Ya Ankara Valiliği’nin, hukuki bir konuda “hukuksuz bir kararla”, muhaliflere kongre yaptırmamak için devletin gücünü kullanacağını açıklamasına ne demeli...

        Vay benim hukuk devletim vay... Vay benim her karışı şehit kanlarıyla sulanmış ve hala da sulanmaya devam eden ülkem vay...

        Siyasiler, siyasilerin güdümüne girmiş devlet kurumları seni ne hale getirdi... Bu yazı için oturduğum saatlerde MHP muhaliflerinden, beklenen açıklama geldi; Bu ortamda kongreyi erteliyoruz...

        Çünkü yapacak bir şey yok. Devletin adalet kanalları bunca zaman içinde çözüm bulamadığı sorunu, ağır devlet tehdidiyle durdurmak zorunda kalmıştı...

        Gövde Avrupa’da, kafa Ortadoğu’da...

        Beni gittikçe umutsuzluğa sevk eden “memleket manzaraları”nı gördükçe içim burkulduğu gibi, şöyle bir benzetme de yapıyorum; Türkiye’yi, tüm evrensel değerleri yüklenmiş, yanına medeniyet, insan hakları gibi evrensel değerleri de, halkı için teknoloji, sanayileşme, mutluluk umutlarını da alarak yükselmeye hazır bir zeplin balonu olarak düşünüyorum. Yükselmek için tüm şartlar uygunken, bazı yüksek ve kahrolası egolar boluna attıkları halatla ve milyonlarca yandaşları ile alttan asılmakta, yükselmesine, medeni ve gelişmiş ülkeler arasında yer almasına asla izin vermemektedir.

        Geçenlerde Fransa’da ekmek kavgası veren, kendisine ve aile fertlerine yapılan ikinci, hatta 3. sınıf insan muamelesine zorlukla katlandığını, her Allah’ın günü onurun zedelenmesine katlanmak zorunda kaldığını yana yakıla anlatan ülkem insanını dinleyince içim cız etti... Devamında onların kanla, canla, giyotinle elde ettikleri evrensel değerlere sahip çıkmaya gelince yan çizmeye, gözünün hala Ortadoğu yer bulmakta olduğunu görünce istemeyerek de olsa “beter ol” dedim ama, o beterler arasında maalesef tüm ülke insanımız var...

        Hepinize sağlık içinde, olabildiği kadar mutluluklar diliyorum...

        Diğer Yazılar