Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir Büyükşehir Belediyesi, Buca Bornova arasını yer altından bağlamak üzeri bir tünel projesi hazırlığı içine girmiş. 2.4 km’lik tünel, İzmir’in güneyinden kuzeyine geçişte önemli rahatlık sağlamasının yanında Ankara ve İstanbul yollarına bağlantı kolaylığı da getirecekmiş.

        Tünel deyince insanın aklına ister istemez Üçyol-Üçkuyular metro hattında yaşanan olumsuzluklar akla geliyor. 5 yıl süren tünelimizin, bir kaç müteahhitle birlikte Hatay Caddesi üzerinde iyi-kötü iş yapan onlarca esnafımızı da iflas ettirmiş olduğunu nasıl unuturuz. Hele ilk ihalenin Türkiye’de, Romanya’da, Pakistan’da, Libya’da iflas etmiş, TMSF tarafından el konulmuş bir firmaya verilmiş olmasını nasıl unuturuz?

        Bu olumsuzlukları hatırlatmak, tabii ki yola çıkanların moralini bozmak, şevkini kırmak, acımasız ve amansız bir muhalefet şartlanmışlığı hiç değil. Eğer o olumsuzluklar, bu güne ders, deneyim olarak aktarılacak düzeye gelmişse, örneğin böylesine büyük bir tünel ihalesinin şartnamesine “şu kadar yeraltı tünelini bitirmiş ve teslim etmiş olma şartı” da eklenmişse mesele yok.

        Geçit vermeyen kavşak

        Oturduğumuz semte yakın olduğu için görüyorum; İzmir-İstanbul Otoyolu inşaatı Aydın Otoyolu’na kol atmış vaziyette. Bağlantının eli kulağında denilebilir. Ancak bu alanda önemli bir eksiklik hala varlığını kurumakta, yetkililerin hiç de dikkatini çekmemekte. Ya da çözüm bulma gerekliliğine inandıracak kadar çekmemekte.

        Örneğin İstanbul Yolu’ndan gelip Aydın Otoyolu’na girmek isteyenlerin, Ankara yönünden gelip, Manisa, İstanbul, Çanakkale, hatta Aydın Otoyolu’na girmek isteyenlerin şehrin hangi noktalarında nasıl bir trafik yoğunluğu yarattıkları ve yaşadıkları gibi... Göre göre, yaşaya yaşaya, yaza yaza dilimizde tüy bitti, 4. Sanayi Bölgesi’ndeki kilitlenmeye henüz kimsenin dikkatini yönlendiremedik. “Yap-işlet-devret” modeline girmediği için olsa gerek...

        Müze hükümet sözüdür...

        Bir AKP İzmir Heyeti, Ankara’ya İzmirli Başbakan Binali Yıldırım’ı ziyarete gitmişler, yanlarında bir kaç da İzmir projesi götürmüşler. Koltuk altındaki projelerin neler olduğunu bilmiyoruz, Büyükşehir Belediyesi’nin elinde onay bekleyen bir kaç dosyanın takibini yapıp yapmayacaklarını da... Ancak yine de umutlanmak istiyoruz. Örneğin; binlerce tarihi eseri müze depolarında bekleyen on binlerce tarihi eseri gün yüzüne çıkaracak, turistlerle tanıştıracak, kentin tanıtımına katkıda bulunacak, tüm dünyaya örnek bir Metropol Müze, İzmir’e yıllar öncesinden verilmiş bir “hükümet sözü”dür. Hala “o, hükümet değil, bakan sözüydü ve o bakan da AKP çatısı altından kaçtı. Bizi bağlamaz” pişkinliği devam ediyorsa, söyleyecek bir şey yok.

        Örneğin; yapım ihalesine çıkarılıp iptal edilen Halkapınar-Otogar Metro bağlantı projesini... Devamında İzmir trafiğinin kurtuluşunun metro ağının genişletilmesi ile sağlanabileceğini anlattıklarına da inanmak istiyorum.

        Şanssızlara ceza

        Bizim belediye zabıta görevlileri, asli görevleri arasında yer alan kaldırım ve kaldırım bağlantılarını otomobillerden kurtarmak üzere harekete geçmiş. Alkışlamak istiyorum ama, içimden gelmiyor. Çünkü defalarca yaşadığımız için biliyorum ki; bu hareket de üç-beş veya on vatandaşın canını yaktıktan sonra saman alevi gibi sönüp gidecek. Bu kentte her gün on binlerce araç sürücüsü, kaldırımları yayalara kullandırmamayı sürdürürken, az sayıda vatandaş ceza yediği ile kalacak. Belki de 5-6 ay sonra gazetecileri de yanlarına alan zabıta ekipleri, bir “gösteri”ye daha çıkacak... Yazacakları ceza kime denk gelirse... Belki de hayatında ilk kez kaldırım işgal eden bir sürücüye... Şu iş olsun sürekli yapılsa da, belki on yıl sonra “kaldırım işgalciliği” diye bir olay tarihe karışsa...

        Diğer Yazılar