Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Acı haber geçen hafta İstanbul’dan, dün sabah bizim memleketten... “Canlı yayınlarını kendimce protesto” amacıyla açmadığım, sadece “gerçek haber” için düğmesine dokunduğum televizyona saatlerdir kilitlenmiş vaziyetteyim. Şu anda saat 12.15... Spikerler ve gazeteciler 3 saattir ayrıntı vermek, “şu kadar şehit, şu kadar yaralı” ya da, “şükür yok” diyebilmek için çırpınırken, resmi açıklama nihayet geliyor: 13 asker ölü, 48 yaralı... Sivil yaralılar da var...

        Daha Beşiktaş bombasının dumanı tüterken, büyük acı daha...

        Araya bir de Halep faciaları ekleniyor, bunun üzerinden bölünmüşlük pompalanıyor...

        Ben buna “azma hali” diyorum ve hiç bir siyasinin, başımızda bunca felaket varken, daha başımıza ne gibi olumsuzluklar geleceği bilinmezken, başta yöneticiler olmak üzere buna kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum.

        Bu ülke için canını verenlere, vücudunun parçasını veya işlevini kaybedenlere, hastane köşelerinde yaşam mücadelesi verenlere, evladını kaybetmiş analara, babalara, babasını kaybetmiş çocuklara, dul kalmış eşlere karşı ayıp oluyor...

        Göreceksiniz, Kayseri dehşetinin kurbanları toprağa verilir verilmez, Türkiye’nin yaratılmış gündemine dönülecek...

        Ta ki yeni bir terör bombası patlatılana kadar...

        Ölenlere rahmet, kalanlara sabır”, artık yetmiyor...

        Terör asla amacına ulaşamayacak...” demek kesmiyor...

        Terörü lanetleyenler-lanetlemeyenler” diye çetele tutmak, bunu da bir ayrışma nedeni saymak yakışmıyor...

        Ayrılık makaraları geri sarılmalı...

        Kendi içimizde özenli bu kadar derin uçurumlar yaratılmışken, ona-buna sataşmakla, akan kanımız dinmiyor, maalesef de dinmeyecek gibi görünüyor.

        Kayseri Komando Tugayı’nda çarşı iznine çıkarken can veren evlatlarımızın çoğu daha 25 yaşını bile görmemiş gençler... Onların canlarını alan ise, insanlığın yüz karası, özenle yetiştirilmiş, beyni alınmış, cennet hurileri hayaliyle ateşlenmiş bir canavar.

        Söylemiştik” gibi hiç bir işe yaramayan bilgiçlik taslamak adetim değildir...

        Ancak 7 Haziran seçiminden sonra ülkemizi ne gibi olumsuzlukların beklediğini o zamandan kestirilebiliyorduk. Gelecekte olabilecekleri düşündükçe (tıpkı bu günlerde olduğu gibi) dehşete kapılıyorduk.

        Geldiğimiz noktada artık makaraları geri sarmanın, ördüğümüz ayrılık duvarlarını yerle bir etmenin zamanıdır. Uzak ve yakın çevremizde bunca düşmanımız, bunca teröristimiz, bunca sorunumuz varken, artık birlik ve beraberlikten başka kurtuluş çaremiz görünmüyor.

        Diğer Yazılar