Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü geride bırakırken, tüm kadınlarımızın bu özel gününü candan kutluyorum. Üstelik Dünya Kadınlar Günü’ne şiddetle karşı olmama, geride kalan yılın 364 gününü erkeklere bırakmaya razı olmuş olmalarına rağmen. Kaderciliklerine, erkek egemenliğine baştan boyun eğmiş olmalarına rağmen, hala “eşitlik” iddiasında bulunmalarına şaşıyorum.

        Sayın bayanlar; erkeklere bıraktığınız yılın 364 günü mü büyük, tüm gücünüzle sahiplendiğiniz! günden ibaret “Dünya Kadınlar Günü mü?

        “Hadi; tüketim ekonomisinin şişirdiği (iyi de yapıyorlar) Anneler Günü’nü, daha sonradan icad edilen Babalar Günü’nü, ardından Sevgililer Günü’nü anlıyorum da, Kadınlar Günü neyin nesi?” diye yıllardır kendi kendime sorarım da, çevremdeki hiç bir kadına aynı soruyu sorduramam, ya da bu konuda peşime takamam.

        Kadınlarımız, yılda bir günden mutlu ise, erkeklere de bir şey düşmez...

        Bu konuda, kendimce kabullendiğim düşüncem şudur; Kadın ve erkek, birbirlerini tamamlayan, insan çatısı altında buluşan bir bütünün birbirine benzemeyen iki parçasıdır. Benzerliği az, benzemezliği çok olan parçaların eşitliği gibi bir tartışmayı şiddetle reddederim, bu ayrı parçaların eşit haklara sahip olduğunu da baştan kabul ederim...

        Yani kadın-erkek eşitliği gibi nafile tartışma içinde bulunmam mümkün değildir.

        ——————

        Dillere dikkat...

        Başımızda bunca sorun varken, bir de 2 yıl sonra yürürlüğe girecek anayasa değişikliğinin telaşına şimdiden düşmüş olmayı, bu ülkede gelecek bekleyen gençlerimiz ve çocuklarımız adına asla kabul etmiyorum.

        Ama kendimden o kadar eminim ki; vatanseverlikte, doğrulukta, dürüstlükte, yetim hakkı yememede, insan olmakta, bir çok malum kişi elime su dökemez. Benim sahip olduğum ve hala edinmeye çalıştığım hasletlerim konusunda bir çok kişi yaya kalır. Bu altını çizme gayretim; kimseye hakaret etme, aşağılama anlamında değil, sadece bir zorunlu savunma halinden kaynaklanmaktadır...

        Son günlerde Almanya ile yaşadığımız siyasi polemiğin daha da boyutlanıp, çiftçimize, sanayicimize, turizmcimize büyük zararlar olarak yazmaması için, “konuşmacılar”ı “milli sağduyu”ya davet ediyor, “her şey oy değil” hatırlatması yapıyorum...

        Dahasını da söyleyemiyorum...

        Diğer Yazılar