Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzun yıllardır Avrupa ülkelerine gitmek istemiyor ve gitmiyordum. Bunun tek sebebi, oradaki medeniyet, şehircilik anlayışı ve tavizsiz uygulamalarını gördükçe moralimin bozulması, küçük bir karşılaştırma bile yapsam, kendi ülkemin bu alandaki sefil haline üzülmeye karşı kendimi koruma altına alma çabasındandı.

        Sonrasında Fransa’nın Colmar kentinde yaşayan üç yeğenimiz ısrarlı davetleri üzerine gittim ve oradan bir kaç notu geçtiğimiz günlerde sizlerle paylaştım. Bir hafta çevreyi gezdikten sonra döndüm. Bir tek korna sesi duymadan, bir tek park ihlaline rastlamadan, bir tek sokak köpeği, kedisi görmeden.

        Bir tek kent içi inşaata, su patlağına, asfalt deşmesine, sokak çukuruna rastlamadan...

        Sanırsınız ki bu kentte ne kanalizasyon var, ne su ne de yeraltından geçen diğer hizmetler...

        Hele sürücülerin yaya geçidine yaklaşmış bir yaya görünce mutlaka durma kültürüne hayran kaldım. Hatta yaya ve araç trafiğinin ışıklandırma ile düzenlendiği yerlerde bile...

        Tüm kentin tüm cadde, sokak, araç parkı için ayrılmış yerlerinin tamamı beyaz çizgilerle işaretlenmiş. Özürlü vatandaşlar için ayrılmış otoparklar yazı ile koruma altında. Çok sayıda olan döner kavşakların döşemeleri asfalta sıfır ve farklı taş rengi ile sınırlı...

        100 YIL MI, 150 YIL MI

        Colmar, yabancıların ikameti için belediye tarafından yaptırılmış yüksek binalar dışında yatay bir şehir. Fransa, Almanya ve İsviçre üçgeninde, Alsas Bölgesi’nin ortasında zengin bir kent. Fransız kenti olmasına rağmen tüm tabelalar, sokak isimleri Almanca. Hatta insanların soyadları bile...

        Biz görmeyiz de; kim bilir bizden sonraki kaç nesil daha böyle sokaklar, caddeler, trafik düzen ve terbiyesi göremeyecek... Yüz yıl mı desem, yüz elli yıl mı?

        Lafın tam da burasında ezeli bir görüşümü tekrarlamanın yeridir;

        Türkiye’de belediye başkan adaylarına zorunlu standart getirilmeli. Nüfusu belirlenmiş bir rakamın üzerinde olanlarda şehircilik uzmanlığı, mimar, inşaat mühendisi, peyzaj mimarı olma şartı getirilmeli. Her kentin bir gelişim planı bulunmalı, hiç bir siyasi güç tarafından delinmemeli, tadilata uğramamalı. Kentlerimizin baş belası olan “imar değişikliği” diye bir madde kesinlikle olmamalı.

        Diğer Yazılar