Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her türlü adaletsizliğin, haksızlığın, dopingin, hormonun serbest ve “kazanılmış hak” olduğu, cumhurbaşkanlığı seçimine giderken, bir hayli stabil hale gelmiştik.

        “Hassas noktamız” Gazze’de sergilenen vahşet için elimiz kolumuz bağlı, İŞİD’in, bir gece uluslararası yasalara göre ülkemiz toprağı sayılan konsolosluğumuzu “basıp” götürdüğü 40 insanımız için bir şey yapamıyoruz. (Bu arada bu yaşa geldim; böyle karşılığında hiçbir talepte bulunulmayan bir rehin alma olayına daha rastlamadım.)

        Meydanlarda ona buna bağırmakla da “birikmiş enerji” boşalmıyor, o halde “muhterem halkımız”ı bayram önü heyecanlandıracak, aralarındaki saflaşmayı daha belirgin hale getirecek bir şey yapmak lazım...

        Kadim seçmenlerin, cumhurbaşkanı adaylarını sakin sakin dinleyip, “yoldan çıkma ihtimali”ne karşı mutlaka bir şey yapmak, dikkatlerini kaydırmak gerekti. O halde “ine girme”nin tam zamanı... Dün sahur vaktiyle birlikte “in operasyonu” başladı. Operasyona hedef olan polislerin suçu ise sadece “yakalamak...” Hesaba katmadıkları tek şey ise, “yakalananlar”ın gücünün sınırını, bunu kullanma konusundaki gözü karalığını kestirememeleriydi. Son ana kadar yan yana çalışan polisler, aldıkları talimat üzerine birbirlerinin evlerine baskın yapıp, birilerinin kullanımına sunulmak üzere “bilgi belge” toplamaya başladı. Arkadaşın evindeki buzdolabında ne var, gardırobu hangi markalardan oluşmuş, televizyonu ne tip, yenge titiz birisi mi, yoksa pasaklı mı?...

        Avrupa Birliği samimiyetsizliği...

        Allah sonumuzu hayır getirsin. Gerçekten bindik bir alamete, tam yol gidiyorum kıyamete... Alınan yüzde 45-50 oyun (bu ülkede seçim sonuçlarına asla saygı duymuyorum ve şu sıralar televizyonlarda kamu spotu halinde devam eden SEÇSİS reklamına rastladığım anda, olayı vatandaşa saygınlık pompalama harekatı olarak değerlendiriyorum) nelere kadir olduğunu tüm dünyaya gösteriyoruz...

        Neye yanıyorum biliyor musunuz; hani 50 küsur yıldır kapısında bekletildiğimiz Avrupa Birliği’nin, 50 yıl daha gerisine düşürülmüş olduğumuza... “Girdik-giriyoruz” söylemlerinin ne kadar samimiyetsiz olduğunu bir türlü kavrayamamış olduğumuza...

        Hükümetimiz “inlere girmekle” biz de hükümetin “bitmeyen tünelleri”nden birine girelim...

        15 dakikada Manisa” sloganıyla temeli atılan, açılış tarihi olarak “2014 ortaları” yani bu günler verilen tünelin, bırakın daha kaç ay süreceğini, kaç yılda biteceğini bile bilen yok...

        Vekilin ağzı torba değil ki...

        O kadar yazılana çizilene rağmen, ne ilgili bakanlık, ne ilgili Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü, ya da “yap-işlet-devretçi” müteahhit firmadan bilgi-belge sızmadığına göre, bi de CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören’i rehber alalım. Temeli atılırken uzunluğu 2.800 metre olacağı açıklanan tünel önce 4.070 metreye, daha sonra 6.480 metreye çıkarıldı. Şu anda yeniden 4.070 metreye düşürüldüğü söyleniyor. Ama tünelin kaç metre olacağı konusunda net bir açıklama yok... Kaç yıl süreceğini de kimse bilmiyor.

        Bu kadar “belirsizliğin” olduğu ortamda muhalefet milletvekilinin ağzı topba değil ki büzesiniz... Nitekim Milletvekili Ören devam ediyor; İhalesi yapılmış bir iş, sonradan 2.5 kat artırılamaz ve işletme süresi değiştirilemez. Acaba burada başka hesaplar mı var? Sabuncubeli rant tüneli haline getirilip, ucu yine AKP’ye mi çıkacaktır? Anlaşılan o ki, böyle giderse tünelin ucundaki ışık hiç görülmeyecek...

        Diğer Yazılar