Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’de yaşayıp da, yaşı 30’ların üzerinde olanlar, Basmane-Tepecik arasında, Gaziler Caddesi üzerindeki Kulüp Sineması’nı bilir... Bilmeyenler de, yakın zamana kadar duran harabesini hatırlar...

        Şu anda iş makinelerinin arsaya dönüştürdüğü alan ve yanındaki parsel bir şekilde İstanbullu İşadamı Adem Çelik’e geçmiş.

        İzmir’in göbeğindeki bir hayli büyük arsaya 7 yıldızlı bir otel ve kongre merkezi yapmak üzere harekete geçen müteahhit kökenli işadamı, uluslararası üne sahip mimarlarımızdan Prof.- Mimar A. Vefik Alp’ten proje hazırlamasını ister.

        Kısa sürede hazırlanan ve “Taç İzmir – Otel ve Kongre Merkezi” ismi verilen projeyi koltuğunun altına kıstıran müteahhit-mimar ikilisi, 2 yıl kadar önce İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu’ndan randevu alır.

        Projenin fotoğraf halini inceleyen Kocaoğlu “İzmir’in bu bölgesi (Kapılar-Kemer) fazla kalkınmadı. Bu proje orayı uçurur. Sizin İzmir’de bir imzanız olurken, İzmir de bir simge kazanır... Üzerimize düşeni yapmaya hazırız” der.

        Ancak bölgedeki mevcut imar planı, bina yüksekliğini 7 kat olarak belirlemiştir. Şehrin çeşitli yerlerinde sıklıkla uygulanan bir yöntem, Büyükşehir Yönetimi’ne karşı teklif olarak sunulur;

        Mevcut planda müsaade edilen inşaat alanını geçmemek, kenarlardan 10-15 metre içeri çekerek çevreyi yeşil bırakmak kaydı ile yüksek yapıyı gerçekleştirelim...

        Tabii bu iş belediye meclislerimizin çok alışık olduğu imar tadilatı gerekmektedir. Projeyi duyunca heyecanlanan Konak’ın önceki Başkanı Hakan Tartan, gerekli imar değişikliklerini derhal yaptırır ve onaylanmak üzere Büyükşehir Belediyesi’ne gönderir. Ancak, herkesi heyecanlandıran proje orada çakılıp kalır...

        Bu arada, İnternational Design Award (IDA) Uluslararası Tasarım Ödülleri Yarışması’na gönderilen “Taç İzmir” projesi, “Diğer Mimari Tasarımlar” kategorisinde dünya ikinciliğine layık görülür.

        Yani İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir’de hayata geçmesine izin vermediği proje, kağıt üzerinde bile olsa dünyanın değer verdiği projeler arasında yerini alır.

        Korunacak neyimiz kaldı ki...

        Mevcut imar planlarının, sağdan soldan gelen “saldırılar”la delik deşik edilmesine, yeşil alanların bile adamına göre “inşaat sahasına çevrilmesine” ezelden beri karşıyımdır... İşin uzmanlarına adam gibi bir plan yaptırırsın, bunu da kentin namusu olarak korumaya alırsın. Sonradan ortaya çıkacak parlak şehircilik fikirlerinin uygulanma adresi olarak da kent gelişim bölgelerini gösterirsin.

        Ama İzmir’in böyle bir şansı hiç olmadı. Niyetlenen bazı belediye başkanlarının da görev ömrü yetmedi. Biz bunları tartışırken, zaten delik-deşik olmuş şehircilik planlarına en ağır darbe Ankara’dan geldi. Elindeki “sorgusuz sualsiz kanun oluşturma ekibi”ne güvenen AKP Hükümeti, şehirlerin istediği yerinde istediği projeyi hayata geçirme, yetkisini eline aldı.

        Hele satılacak bir devlet arsası varsa, belediyelerin elinde bulunan yeşil alanmış, düşük katmış, sosyal tesis yeriymiş, gibi planları paçavraya çevirip, gökdelen projeleri hazırlayıp dayattı... Belediye meclislerine de kuzu kuzu onaylamak düştü...

        Nasıl olsa onaylayacaksınız…

        Hal böyleyken, belediyeler bu kadar etkisiz ve yetkisin duruma düşürülmüşken, kent planları Ankara’dan delik-deşik edilirken, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kemer gibi kentin ilerlememiş bir bölgesinde yapılacak dünya çapında bir projeyi eften-püften sebeplerle engellemiş olmasının ne gibi bir anlamı olabilir?

        Yarın arsa sahibi, Şehircilik Bakanlığı’na onaylattığı bir proje ile çıkıp gelse, Belediye Meclisi “mevcut planlara işleme” dışında bir şansı yoktur.

        En iyisi; bu işi yeniden bu kent lehine düşünüp sonuçlandırmakta, İzmir’de uluslararası ödül kazanmış bir projenin hayata geçmesinin önünü açmakta yarar var...

        Size söylüyorum; Büyükşehir Belediyesi’nin sayın üyeleri...

        Diğer Yazılar