Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dikkat ettiniz mi, değişen okul kıyafet yönetmeliğiyle ilgili birçok köşe yazısı yazıldı; çoğu kendi çocukluğundan örnek vererek başladı, çocuğu olanlar kendi çocuklarına uzanan bir zaman tünelinde olan biteni değerlendirdi. En çok "dokunanlar" fakir bir ailede büyüyen çocuk/ köşe yazarlarının yazıları oldu. Bunlar daha çok paylaşıldı, daha çok hak verildi. Yazma kabiliyeti budur: birçok insan aynı şeyi yaşar ama yazar öyle bir yazar ki kimi zaman okurun iliklerine işler.

        Bu noktada şunlar dile getirildi; fakir bir çocuksan diğerlerinin giydikleri karşısında ne yapsan olmaz, bir kilometreden ayakkabın da, önlüğünün kumaşı da maddi durumunu bağırır. Diğerleri birkaç çanta, ayakkabıyla seneyi geçirirken sen ailene altı delik ayakkabınının değişmesi gerektiğini söylemeye utanırsın. Doğru; okurken, düşünürken insanın gözleri doluyor. Kırk yıl öncesine göre değişen bir şey yok; fakir çocuk yine tek ayakkabı ve markalı olmayan çanta ve bulabilirse paltoyla okula gidiyor; maddi durumu iyi olanlarınsa çeşit çeşit seçeneği oluyor.

        Bu noktadan bakınca forma iyi bir şey gibi; herkes aynı giyinsin, fark o kadar da belli olmasın; ama belli oluyor işte, formanın üstüne giydiğin hırkadan kalem kutusuna, içindeki kalemlerinden cetveline kadar her şey seni diğerlerinden ayırabiliyor.

        Bunun yanı sıra formanın daha kişisel bir avantajı da var. "Forma olmasın, tek tip giysiye hayır, özgürlük en doğal hak" diye hafta boyu sosyal medyada yazıp çizenlerin çoğununun çocuğu olmadığına ve kendi çocukluk günlerini de tam olarak hatırladıklarına emin değilim.

        10 yaşında bir kız çocuğu annesi olarak bu noktada benim de söyleyeceklerim var: Her gün aynı sarı tişört, gri kazak, etek veya pantolonu giymek zorunda olan kızım tam 45 dakikada hazırlanıyor. Çünkü eteği mi pantolonu mu giysin bilemiyor; kısa kollu mu olsun, uzun mu, tokalar pembe mi olsun, taç mı taksın, saçlarını at kuyruğu mu yapsın, iki yandan mı toplasın, acaba vakit varsa annesi örsün mü? Spor dersi varsa ayağına ne giysin? Ders yoksa çizme mi giysin, bot mu, sırtına taktığı çantasını bugünlük değiştirsin mi aynı çantayla mı gitsin, kalem kutusunu günlerdir kullanıyor, bir değişiklik yapıp son dakikada onu boşaltıp başka bir kalem kutusu mu alsın yanına? Palto mu giysin, ceket olur mu? Bere taksın mı vaz mı geçsin bu fikirden? Son kez aynaya bakacak kadar vakit var mı dersiniz?

        Herhangi bir haftasonunundaysa kararsızlık tavan yapıyor. Giyinmek haftaiçi formayla okula gidilen günlerin iki katı zaman alabiliyor. Çoğunlukla da yaşı gereği yanlış eşleştirmeler yapıyor; o yüzden geri dönüp baştan giyinmesi gerekiyor. Böyle bir durum, kabul edin küçük çaplı bir kâbus aslında. Dolayısıyla kişisel olarak baktığımda formayı hararetle savunur durumdayım.

        Özgürlük güzel. Hep, her şeyde, her zaman özgür olabilsek keşke. Bambaşka dertlerin arasında forma giyerek okula gitmek çok masum bir özgürlük kısıtlaması gibi görünüyor. Yeni yönetmeliğe göre kolsuz gömlek ve tişört dahi giyilemiyor zaten. Yaz sıcağında çocukları düşündüğümde özgürlüğün hâlâ kısıtlanmakta olduğunu görebiliyorum ben şahsen. Konu özgürlükse, tam olsun lütfen...

        Diğer Yazılar