Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOLPAN İlhan&Sadri Alışık Tiyatrosu, 20’nci kuruluş yılı şerefine, Mary Shelley’nin aynı adlı romanından Nick Dear tarafından uyarlanan ‘Frankenstein’ adlı oyunu seyirciyle buluşturmaya hazırlanıyor. Selen Korad Birkiye’nin Türkçe’ye çevirdiği Şakir Gürzumar’ın yönettiği oyun, Türkiye’de ilk kez sahneleniyor.

        Defalarca filmi de çekilen ‘Frankenstein’ ölümsüzlüğe ulaşmak amacıyla topladığı ceset parçalarıyla bir yaratık yaratan Dr. Victor Frankenstein’ın, bu yaratıkla kurduğu sevgi yoksunu ilişki üzerinden toplum dışına itilen, ötekileştirilen insanların dramını ve ruhsal açlığın yol açtığı dehşeti anlatıyor. Anlayacağınız günümüze dair söyleyecek çok sözü var.

        Victor Frankenstein’a Cansel Elçin’in, nişanlısı Elizabeth Lavenza’ya Deniz Uğur’un, Yaratık’aysa Kerem Alışık’ın can verdiği oyunda ayrıca Yılmaz Gruda, Engin Gürmen, Merve Erdoğan, Batuhan Pamukçu, Ömür Kayakırılmaz, Burcu Görek, Ozan Akif Serman, Nalan Deliormanlı, Şahin Adıgüzel, Feride Ceyda Elkaya ve Orhan Ali Keçeli rol alıyor. Oyunun dekor-kostüm tasarımı Şirin Dağtekin Yenen’in, ışık tasarımı Yakup Çartık’ın, müziği Cenk Taşkan’ın, koreografisiyse Alpaslan Karaduman’ın imzasını taşıyor.

        Prömiyeri 12 Aralık’ta Zorlu PSM Drama Sahnesi’nde yapılacak oyunu Deniz Uğur, Kerem Alışık ve Orhan Ali Keçeli’yle konuştuk. Cansel Elçin sette olduğu için mail yoluyla dahil oldu sohbetimize. Her tiyatro röportajı benim için çok değerlidir ama bu röportajın bendeki yeri bambaşka. Çünkü oyunun William’ı Orhan Ali Keçeli benim yeğenim. İçindeki tiyatro aşkının büyüklüğünü çok iyi bilen biri olarak “Sen hep böyle hayallerinin peşinde uç diye” sesleniyorum ona, gururla...

        -‘Guguk Kuşu’ndan sonra bir kez daha ötekileştirilmenin, sevgisiz bırakılıp yalnızlaştırılarak toplum dışına itilmenin yarattığı tahribatlara değinen bir oyunla; ‘Frankenstein’la seyirciyi selamlamaya hazırlanıyorsunuz. Söyleyecek sözü olan oyunlar sahnelemek sizin için önemli öyle değil mi?

        Deniz Uğur: Evet. Sanatçı ürettikleriyle tavrını ortaya koyar. Ben klavye silahşorluğunu ve politikacı olmayan insanların sadece konuşarak politik söylemlerde bulunmalarına anlam veremiyorum. Bunun kitleleri etkilediğini de düşünmüyorum. İnsan mesleği neyse onu en iyi şekilde yaparak tavrını ortaya koyar, toplumun gelişimi de bu şekilde sağlanır. Sanatın zaten bir misyonu var. Kendimizi sanatın üstüne koyup söylemlerde bulunmak bana anlamlı gelmiyor. Çolpan İlhan&Sadri Alışık Tiyatrosu’nun seçtiği oyunlarla, Türk tiyatrosu için yükselttiği çıtayla çok zor bir iş başardığını düşünüyorum. Bu tiyatronun çatısı altında görev yapmaktan gurur duyuyorum.

        Kerem Alışık: Bir derdi, sözü olan oyunları seçiyoruz ve özel tiyatrolar için gerçekleştirilmesi zor olsa da prodüksiyon anlamında da elimizi taşın altına sokuyoruz. Çok paramız yok ama çok büyük bir cesaretimiz var. ‘Frankenstein’ Türkiye prömiyerini bizimle yapacak. Sahnelenmesinin kolay olmadığını biliyorduk, yaklaşık 3 aydır sürekli çalışıyoruz.

        D.U.: Yönetmenimiz Şakir Gürzumar’da başka bir çizgi var. Sayesinde her seferinde başka bir workshop’tan geçiyoruz ve yaptığımız evrensel tiyatro oluyor. Oyunun dili farklı, çok etkileyici sahneleri var.

        ‘KİMSEYE ÖNYARGIYLA YAKLAŞILMASIN’

        -‘Frankenstein’ı herkes bir korku romanı ya da filmi gibi düşünür ama aslında derin bir felsefesi var. Yaratık, Dr. Frankenstein’a “Madem beni sevmeyecektin niye yarattın?” diye soruyor. Bu sevgisizlik hastalığının ülkemizi ve dünyayı ne hale getirdiği ortada. Bence Allah bize bakıp “İnsan diye yarattıklarım, insanlığını yitirmiş yaratıklara dönüştü” diyordur.

        K.A.: Evet, maalesef yaratıktan da beter yaratıklar var. Oyunun konusu çok evrensel. “Kimseye Yaratık karakteri gibi görüntüsünden ya da dilinden, dininden, ırkından, etnik kökeninden ötürü önyargıyla yaklaşılmasın” diyor. Herkesi kucaklamak lazım. Oyundaki Yaratık korkunç görüntüsünün içinde çok sevecen bir yürek taşıyor, sadece sevilmek istiyor. Dr. Frankenstein bu sevgiyi vermeyerek ondan bir canavar yaratıyor. Önyargı dünyanın en tehlikeli şeyi. İnsanları yalnızlaştırırsanız, onlara acımasızca ve vicdansızca yaklaşırsanız içlerinden tıpkı oyundaki gibi dehşet çıkar. Çoğumuz kendi hayatlarımızın içinde Dr. Frankenstein’a dönüşmüş vaziyetteyiz maalesef.

        D.U.: Oyunda Yaratık ve efendisi yer değiştiriyor. Bu, o kadar ince bir eleştiri ki... Bu etkiye tepki hayatta da geçerli.

        ‘İLK ADIMI ATALIM’

        -Herkesin dilinde sevgi, barış ve kucaklaşmak var ama bu sözler bir türlü eyleme dökülmüyor. Bir gün başarabilecek miyiz bunu dersiniz?

        D.U.: Ben inanıyorum. Sanat çok güçlü bir birleştiricidir. Bu ülkede bu tür oyunlar oynanması inancımı canlı tutuyor. Seyircilerimiz arasında her kesimden insan var ve elitist kesim çok yadırgadığım bir nobranlıkla “Onlar anlamaz, onlar az gelişmiştir” dese de herkes gördüğünü sezgisel olarak anlıyor. Bu tür oyunlar sayesinde toplumun bakış açısı değişecek. Ayrıca indigo olduklarına inandığım kuşağa da çok güveniyorum. Bence barışı ve sevgiyi dünyaya onlar yayacaklar. Bizim sorunumuz şu; belirttiğiniz gibi sürekli “Birlik olmalıyız” diyoruz ama herkes ilk adımı karşıdan bekliyor, ego devreye giriyor. “Dünyayı değiştirmek istiyorsan işe kendinden başla” diye bir söz vardır. Kimse bunu yapmadığı için önyargı ve sevgisizlik ortadan kalkmıyor. Her birey sevgi için ilk adımı kendi atmaya karar verse hiçbir problemimiz kalmaz bence.

        K.A.: Oyunda Yaratık’la korkmadan iletişim kuran kör bir adam var. Belki gözleri görmüyor ama gönül gözü açık. Biz de insanlara gönül gözüyle bakabilirsek en uzak zannettiğimiz kişi en yakınımız olabilir. Kalbimizi açmaktan korkmayalım, kalbimizi iyi tutmaktan medet umalım. Dünya kendiliğinden kötü değil, iyiliği de kötülüğü de insanlar koyuyor dünyaya. İnsanlar iyi olursa dünya da iyi olur.

        'ALİ BİZİM UĞURUMUZ'

        -Ali sizin öğrencilerinizden biri Kerem Bey. Nasıl dahil oldu oyuna?

        Kerem Alışık: Muhteşem bir eğitim dönemi geçirdi. Sanata karşı çok duyarlı bir çocuk. William karakteri için aklımıza gelen ilk isim Ali oldu. Şakir Gürzumar’la görüştüklerinde okul tiyatrosu için de Shakespeare çalışıyordu. Sadece birkaç dakika konuştular, Şakir Abi’nin yorumu “Müthiş” oldu. Ali bizim uğurumuz. İsteğiyle, emeğiyle, çalışkanlığıyla, efendiliğiyle gözbebeğimiz.

        -Tiyatro aşkı nasıl düştü içine Ali?

        Orhan Ali Keçeli: Henüz çok küçükken annem beni sürekli tiyatroya götürürdü. O zamanlardan beri tiyatroyu çok seviyor, yurtiçinde de yurtdışında da oyun izliyorum. Okulda tiyatro kolundayım. Geçen sene Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde Yaratıcı Drama eğitimi, yazın da UCLA’da yaz okulunda oyunculuk eğitimi aldım. Hep “Selamda tiyatrocular ne kadar heyecanlanıyordur” diye düşünürdüm. Şimdi o heyecanı ben de tadacağım.

        'HERKESİN DÜRÜST OLDUĞU BİR DÜNYA HAYAL EDİYORUM'

        BİZ yetişkinler oyundan konuşurken insanların sevgiyle kucaklaştıkları bir dünyanın özlemi vardı dilimizde. 12 yaşındaki Orhan Ali Keçeli’ye “Sen nasıl bir dünyanın hayalini kuruyorsun?” diye sordum. “Herkesin dürüst olduğu, her şeyin açık açık konuşulduğu bir dünyanın” dedi. Biz gözlerimiz dolu dolu onu dinlerken ekledi: “Ben ödevimi ya da ezberimi yapamadığımda bunu dürüstçe söylüyorum. Keşke kimse yalan söylemese...”

        'SEVGİ HER ŞEYDEN ÖNEMLİ'

        OYUNUN Dr. Victor Frankenstein’ı Cansel Elçin, Türkiye’de ilk kez tiyatro sahnesinden seyirciyi selamlayacak. “Sadri Alışık Kültür Merkezi’nden beni aradıklarında ben de uzun zamandır Türkiye’de tiyatro yapmak istiyordum. ‘Artık zamanı geldi’ diye düşünürken beni aramaları telepati gibi oldu. ‘Frankenstein’ hem hikâyesi hem de görseliyle herkese ulaşabilecek bir oyun” diyor.

        Canlandırdığı karakter için “Ölümsüzlük, sonsuza dek yaşamak insanın en büyük hayallerinden biri. Dr. Frankenstein bunu yapıyor, ölümsüz bir yaratık yaratıyor. Ama yarattığı yaratığa sevgi vermiyor. Sevmek için değil, yaratmak için yaratıyor. Onun kendi başarılarının önüne geçmesini istemiyor belki de. İnanılmaz egosantrik ve megaloman bir adam” diyen Elçin, ekliyor: “Aslında sevgi her şeyden önemli. Önyargısız, ötekileştirmeden, sadece insan oldukları için insanları sevmenin günümüzde pek çok sorunu çözebileceğine inanıyorum.”

        Diğer Yazılar