Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gençlik yıllarında kesişen yolları 1999 İzmit depremiyle ayrılan bir kadın ve bir adam: Çiçek ve Durukan... Temelinden yaralı aşklarını enkaz altında bırakarak hayatın içinde 2 ayrı uca sürükleniyorlar. Yıllar sonra bir başka felaket sonucunda yeniden kesişiyor yolları. Yolları ayrıldığında kendi ayaklarının üzerinde durmanın hayalini kuran parlak bir öğrenci olan Çiçek, baskının ve travmaların ruhunda yarattığı çatlaklar eşliğinde yaşam mücadelesi verirken İbrahim adında bir adamla evlenmiş ve kocasının muhafazakâr değerlerini benimsemiş. Bir zamanlar bir sokak serserisinden hallice olan Durukan ise ruhunda kalın duvarlarla ilerlediği hayat yolunda bir kadın doğum doktoruna dönüşüvermiş.

        BİR FELAKETİN BULUŞTURDUĞU KUTUPLAR

        Çiçek’in yaşadığı felaket sonucunda Durukan’ın muayenehanesinin kapısını çalması onları kendi hikâyeleriyle, seyirciyiyse hayatlarımızın merkezine oturan, oturtulan kutuplaşmayla yüzleştiriyor. Bu felakete sebep olan asıl günahkâr tıpkı hayatın içindeki türevleri gibi sokaklarda, parklarda nefsine hâkim olma ihtiyacı duymadan cirit atmayı sürdürürken, Çiçek inandığı değerler nedeniyle günahkâr olmayı göze alarak çıkıyor Durukan’ın karşısına, kaderin cilvesiyle dışarından bakıldığında ‘öteki’ gibi durandan medet umuyor. Durukan ise mesleki kariyerini ateşe atmak pahasına Çiçek’e yardım edip etmemek arasında sıkışıp kalıyor. Tiyatro Yan Etki’nin Deniz Madanoğlu’nun yazdığı, Serkan Üstüner’in yönettiği ‘Medet’ adlı oyununun konusu bu. Oyunda Çiçek’i Melike Güner, Durukan’ıysa Faruk Barman canlandırıyor. İkiliye, Durukan’ın asistanı rolünde Sinem Reyhan Kıroğlu eşlik ediyor. Yardımcı yönetmenliğini Deniz Karaoğlu’nun üstlendiği oyunun ışık tasarımı Ulaş Yatkın’ın, sessizce söyledikleriyle kalp gözüyle bakanın boğazını düğümleyen afişi Sinem Üstüner’in, hikâyeye katkısı büyük olan müzikleriyse Mert Carim’im imzasını taşıyor.

        KİLİTLERİ AÇACAK ANAHTARIN YERİNİ BİLİYORSUNUZ

        Kadın bedeni söz konusu olduğunda şiddetin kılıfını kadının giyiminde, yaşam tarzında, tavırlarında arayan olmaz olasıca bir zihniyet var ya hani; ‘Medet’in de gözler önüne serdiği gibi aslolan ortalıkta insan sıfatıyla dolaşanın üzerine insanlığını giyip giymediği. Birbirimizi öteki ilan edip aramıza bir gün enkazı altında kalmamız kaçınılmaz olan duvarlar örmek yerine empatiyi hatırlamak aslolan. Tiyatromuzun ‘İyi ki var’ genç yazarlarından Deniz Madanoğlu, bütün çıplaklığıyla anlatmış aslolanı. Enkaz altında kalan, solan, koparılan tüm çiçeklerin sesi olmuş yazdıklarıyla. Serkan Üstüner; mekânı, dekoru ve ışığı kullanış şekliyle çok iyi işlemiş hikâyeyi. Seyircinin karşısına 3 farklı Çiçek olarak çıkan Melike Güner’in içine öyle bir işlemiş ki oyunda konu edilenlerin gerçekliği... Oyunculuğu da insanın içinin en derinlerine işleyen cinsten... Genç kuşağın ışıldayan yeteneklerinden Faruk Barman ise etkileyici bir biçimde gözler önüne sermiş hem adamlıktan uzak ‘erk’eklik hallerini hem de Durukan’ın iç dünyasında yaşadığı gelgitleri... Kadının ve insanlığın üzerine vurulan kilitlerden bahseden bir oyun ‘Medet’. Önyargıyla aramıza ördüğümüz kapıların kilitlerinden... O kilitleri açacak anahtarın yerini biliyosunuz: Vicdan! Anahtarı elinize alın, empati yapın, kilitleri açın! Kapıları, duvarları hem insanlığımızla hem de birbirimizle aramızdan kaldıralım. Madanoğlu da bu umutla yazmış ‘Medet’i, diyor ki:

        ‘AYNI GEMİDEYİZ, BATARSAK BERABER BATACAĞIZ’

        “Oyunu yazmaya başladığımda aklıma ilk düşen imaj bir tahterevalli üzerinde türbanlı bir kadın ve bir erkekti. Durmadan kutuplaşan, birbirine düşmanlaşan bir atmosferde ‘Hangi taraftayız?’ sorusuyla boğuştuğumuzu, o tahterevalliye beraberce bineceğimiz günlerin artık geride kaldığını hissediyordum. Önce 55 sayfa yazdım, baktım ki sadece siyasi bir tartışma yürütüyorum. Karakterler birbirine bağırıp duruyor; biri Batıcı, diğeri muhafazakâr. ‘Biz zaten bunu her gün yaşamıyor, izlemiyor muyuz? Ne manası var!’ dedim. Attım çöpe, baştan giriştim hikâyeme. Kadının çaresizliğine yoğunlaştım, karşısına kalbi kırık bir delikanlı koydum. İkisi de yaralıydı ama biri diğerinin ocağına düşmüştü. Her şeye rağmen Durukan, Çiçek’e yardım edebilecek miydi? Bu sorunun cevabı toplumsal düzlemde daha da büyük bir umudun ifadesi... Hayat inandığımız tüm doğrulardan büyüktür ve gün gelir ezberimizi bozdurur. Gün gelir ‘öteki’nden yardım umarız, kimbilir belki o da bize yardım elini uzatır çünkü aslında aynı gemideyiz, aynı felaketlerden (deprem gibi) geçmişiz, batarsak da beraber batacağız. O tahterevalliye beraber bineceğimiz günlerin özlemiyle...” Ben de bu özlemin bir an önce son bulmasını diliyor ve “Medet’i mutlaka izleyin” diyorum. Oyun Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde, biletler Biletix’te...

        Diğer Yazılar