Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YAKLAŞIK 1.5 yıl önce ‘5. Frank’ adlı oyunlarının kulisinde en samimisinden bir sohbete yelken açmıştım Tiyatroadam ekibiyle. Çıkışta sohbetimizi görüntüleyen foto muhabiri arkadaşım Sinan Bilgenoğlu “Ne güzel, ne iyi, ne duyarlı insanlar” demişti bana ekip için.

        Evet öyleler. Yaptıkları işler de kendi iyiliklerinin, güzelliklerinin, duyarlılıklarının yansıması... Elinden öte ruhunu, yüreğini her zaman taşın altına koyan, seyirciyi her seferinde söyleyecek sözü olan oyunlarla buluşturan, adam gibi tiyatro yapan bir ekip onlar! Ve bu yıl 10’uncu sezonlarını kutluyorlar. Bir tiyatro âşığı olarak elimle değil kalbimle yazıyorum bu satırları: İyi ki varsın, bu giderek zıvanadan çıkan dünyada, ülkede seyircinin nefesi, sesi olup vicdanını uyandıranlardansın, hep ol Tiyatroadam!

        BOY AYNASINDAN DEV AYNASINA

        Gelelim 10’uncu sezonun startını verdikleri oyuna yani Nâzım Hikmet’in yazdığı, Emrah Eren’in yönettiği ‘İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu?’ya. Aşkın Şenol, Baransel Gürsoy, Berk Yaygın, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ ve Pınar Tuncegil’in rol aldıkları oyun; Rusya’daki bir taşra kasabasında yaşayan Petrof adlı bir amirin boy aynasından dev aynasına doğru uzanan, örneklerine her an her yerde rastladığımız trajikomik hikâyesini konu ediniyor.

        Boy aynasına bakıp da kendiyle yüzleşmeyi başarabildiği dönemlerde insanlara kâğıtlardan daha çok inanan, dürüst, yardımsever ve kasaba halkı tarafından çok sevilen biri Petrof. Hani şu hayatın içinde nesli neredeyse tükenmiş olanlardan. Ne zaman ki İvan İvanoviç yani otorite sahibi olma hırsı kanına giriyor, kibir onu ele geçiriyor, o aynadan yansıyan erdemin yerini dev aynasının kaçınılmaz yansıması alıyor: Büyüdüğünü sandıkça küçülmek! Tanınamaz daha da beteri kendini tanıyamaz hale gelmek! Parmakla gösterilecek bir insanlığa sahipken, parmak sallamaktan ibaret bir insan müsveddesine dönüşmek! İnsanlığı çürümüşler diyarında duruşuyla ezber bozanlardanken, ezbere bildiklerimizden biri haline gelmek!

        TİYATROADAM'IN ADIYLA MÜSEMMA

        “İşine gelen mi vicdanına değen mi?” diye soran oyun, sözüyle de işleniş biçimi ve performanslarıyla da Tiyatroadam’ın adıyla müsemma işlerinden biri! Tabii bunda Barış Dinçel’in dekor ve kostüm, Yüksel Aymaz’ın ışık tasarımının ve Esra Yurttut’un hareket düzeninin katkısı çok büyük. Petrof’un oturduğu koltuk parça parça büyürken sahnede, seyirci koltuklarındakilerin payına düşen kahkahalarla, derin ve düşünceli iç çekişlerin birbirine karıştığı bir seyir hali oluyor. Ve bu deneyimi, bu yüzleşmeyi kaçırmamak gerekiyor.

        Oyun, yarın ve 9-16-23-30 Kasım’da Ortaköy Afife Jale Sahnesi’nde, 11 Kasım’da Kozyatağı Kültür Merkezi’nde, 18 Kasım’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde, 21 Kasım’da Akatlar Kültür Merkezi’nde, 22 Kasım’daysa Sabancı Üniversitesi Sahnesi’nde. Biletler Biletix’te.

        Diğer Yazılar