Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İsrail, Avrupa ve ABD telaşta. Zira Müslüman Kardeşler dün Mısır’daki isyana, nicedir sakındıkları açık desteği verdi. Düne kadar 1940’lardan beri iktidar koltuğuyla kurdukları ilişki üslubunu sürdürüyorlardı. Nedir o üslup? Ya da o gelenek? İktidar koltuğuna oturmadan iktidar koltuğunu çevrelemek.

        Dün Habertürk’ün canlı yayınında da anlattım. 1928’de Hasan el Benna tarafından kurulan Müslüman Kardeşler kısa bir dönem hariç ne silahlı mücadele ne de iktidara kafadan karşı olmak gibi bir üslup benimsedi. Yardım kuruluşları ve eğitim kurumları aracılığıyla toplumun içine yayıldı. Hasan el Benna’nın 1940’larda Filistin’e yaptığı ziyaretler ve orada dallarını kurduğu Müslüman Kardeşler daha sonra Hamas’ın doğuşuna kaynaklık etti.

        Müslüman Kardeşler ve Benna’dan etkilenen Şeyh Yasin, 1976’da İslami Toplum diye bir örgüt kurdu ve bu örgüt, Hamas’ın içinden çıktığı hareketi yarattı. Bu nedenle Hamas da tıpkı Müslüman Kardeşler gibi iktidar koltuğunu ele geçirmeden önce o koltuğu çevrelemek, hayatı İslamileştirdikten sonra iktidara aday olmak gibi bir yöntem benimsedi.

        İKTİDAR DEĞİL, HEGEMONYA

        İktidardan önce hegemonya kurmak, iktidar koltuğunun bedelini ödemeden o koltuğu çevrelemek! Üslupları buydu ve bu üslup gelenek haline gelerek Fethullah Gülen Hareketi de olmak üzere bölgedeki birçok İslami hareketi etkiledi.

        Bugün Müslüman Kardeşler, Mısır’da çok önemli bir karar veriyorlar. Dün Habertürk canlı yayınında anlatmıştım: Batı’nın benimsediği muhalif lider El Baradey’i iktidar koltuğuna oturtup yine toplumsal ve siyasi hayatta, bu kez daha da güçlenerek hegemonya olmaya devam edecekler. Yuvarlak gözlüklü ve Nobel ödüllü Baradey “pis İslamcı” gibi görünmediği için Mısır’ın Pakistan’dan daha büyük bir tehlike olacağını söylemeye başlayan Batılıları sakinleştirecek, böyle düşünüyorlar. En azından şimdilik niyetleri bu yönde görünüyor.

        İktidar koltuğuna oturmanın bedelini ödemeden hegemonyanın tadını çıkaracaklar. Tabii ki bu her daim korkunç bir paranoyayla yaşayan İsrail yönetimini sakinleştirecek değil. İsrail, Avrupa ülkelerine ve ABD’ye dünden beri Mısır halkına destek vermemeleri gerektiğini söylüyor ve o klasik cümle sık sık kuruluyor:

        “Mısır halkı demokrasiye hazır değil.”

        Korktukları şey, Müslüman Kardeşler’in iktidara gelip Mısır ile İsrail arasındaki anlaşmayı bozmaları. Çünkü Mısır halkı iktidarı ele geçirirse yeni yönetimin “yapılacak işler” listesinde, Filistin’e halkın verdiği desteği resmileştirmek olur ve bu Hamas’ın fena halde güçlenmesi anlamına gelir. Vay İsrail’in başına gelenler!

        KORKU BİTİNCE ÖZGÜRLÜK

        Gelelim demokrasiye hazır olma meselesine. Mısır halkı ya da Ortadoğu halklarının demokrasiye hazır olup olmadığı konusu dünden beri Batılı yayın organlarının gündeminde. Ama benim baktığım açıdan bakınca Mısır halkı, demokrasiye birçok ülkenin halkından çok daha hazır görünüyor. Çünkü...

        Göstericilerle yapılan röportajları birçok yabancı yayın organından takip ediyorum. Henüz belki kendilerinin bile dikkatini çekmedi ama Mısır’da bugünlerde en çok söylenen cümleler şunlar:

        “Mübarek’i yenebileceğimizi gördük. Artık Mübarek’ten korkmuyoruz.”

        Mısır halkı, Mübarek’e karşı kazandığından çok daha büyük bir zafer kazandı: Kendi korkusunu yendi! Yağmalama olayları, korkuyla yaşamaya alışmış bir toplumda korkunun ortadan kalkmasının olumsuz bir yan ürünü. Ama onun dışında coşkunun esas nedeni bu. Artık korku yok ve Mısır halkı o özgürleşme heyecanını hissediyor.

        RAKAMLARA BAK, RAKAMLARA!

        Peki Mısır halkı aniden özgürleşme sevdasına mı kapıldı? Hayır. Bu isyana Arap medyasında “Ekmek İntifadası” diyenler var. Zira Mısır’da iki ekonomik veri tehlikeli bir biçimde üst üste geldi. İşsizlik oranları yükselirken gıda enflasyonu da tavan yaptı. Tıpkı bizim gibi Mısır da gıdasının önemli bir bölümünü ithalatla sağlıyor. Yani açlık, korkuyu yendi bir bakıma. Fakat enteresandır: Türkiye’nin ekonomik verilerinin Mısır’ınkilerden pek geri kalır yanı yok. Hatta uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının iki ülkeye verdiği notlar bile çok farklı değil. Eşitlik ve ekmek için korkularına karşı gelip sokaklara çıkan bir halk, sizce de demokrasiye en temel ihtiyaçları için isyan etmeyen bir halktan daha hazır değil midir?

        Mısırlı diva Um Kaltum’un o müthiş sesiyle 50’lerde söylediği gibi:

        “Ödül ümitle kazanılmaz; dünya mücadeleyle ele geçirilmeli.”

        Diğer Yazılar