Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HT CUMARTESİ/ ELİF KEY

        Kahve tüketiminde dünya listelerinde 66. sırada olsak da 40 yıl hatrı vardır bizde. Gelişmiş dünya ülkeleri uyanmak için içse de bizim has dert ortağımız: Kahve

        Canımız sıkkınsa, keyfimizden evlere odalara sığamıyorsak, âşıksak, durgunsak, üzgünsek, özlediysek, özlendiysek, fallara ya da kahvenin yanında gelen bir tane lokuma, fincanın içinden çıkacak kanatlarını açmış da gelen bir kuşa, “Bir hayırlı haberin var şekerim” lafına muhtaçsak, bizim de bir çobana Allah ondan razı olsun borcumuz var. Kahveyi bulan o. 8. yüzyıl ortalarında Habeşistan Kaffa’da yaşayan Khaldi adındaki bir çoban otlattığı keçilerin bir çalıya ait kırmızı meyveleri yemesinin ardından daha hareketli olduklarına dikkat ediyor ve o da yiyor. Yediği şey kahve. Kendisine verdiği hissi ve keyfi sevince haber uçuruyor herhalde: “Keçilerden daha iyi mi bileceğiz?” Onun dağda tepede “Bir kahve içelim mi?” diyecek kimsesi yok ama bizim var.

        BIZ NIYE KAHVE IÇERIZ?

        Uyanmak için der kimisi. Bir kahve içmeden afyonu patlamayanlar vardır, bir de çayçılar var. Onların da kalbini kırmamak lazım ama biri harareti alırken, diğeri yaraları sarar. Küsleri barıştırmak için bir cezve, iki fincan kahve yeterlidir. Orta şekerli yapıyorsan kahveyi, iki kişiye birer buçuk şekeri atıyorsan bir şeker de cezvenin hatrına atılır. 40 yıl hatır başka bir fincanın içinde barınmaz başka türlü! Bir telefon yeter. “Bir kahve içecek vaktin var mı?” Dertleşmek için içeriz. Belki birbirini yerden yere vurarak geçecek bir buluşmaya şahitlik eder 2 filtre kahve. “Benimki sütsüz olsun” diyen daha sert konuşabilir, koyu koyu cümleler kuracaktır, kahve gibi. Sağlam bir hesaplaşma, barışarak defteri kapatmak için birinden biri kahvesine biraz süt isterse olur o iş. Kahvenin telvesi bize gelecekten haberler getirir. Falcılar açılır şehirde, şantiyelerden birbirimizi zor duysak da falcının ne dediğini duyar, inanır bir de not ederiz. “M” harfi varmış isminin içinde, sana gönlü varmış. “G” seninle “D”nin arasına giriyormuş, “A”lı birinden hayırlı haber alacakmışsın, hem de öyle uzak bir vakitte değil, birkaç güne, bak fincanın kenarına kadar gelmiş kuşlar, bir de sana yollar çıkmış, ikisinde de kararsızmışsın ama gitmen lazımmış, çok hayırlı olacakmış. Hem de bak bak şuraya karşılıklı bir şeylere göbek atıyormuşsunuz. Kimi der “Çarpıntı yapıyor” bende, onu kahve değil, sen yapıyorsun demez kimse. Kimbilir neler yükledin kalbine? Yavaş yavaş içersen taşikardiyi alır. Doktor derse ki, “Kahveyi çayı azaltacaksın” sevmeyiz bu cümleyi de. Dertleşmek, sohbet nasıl azaltılır? Kahve üretimi azalıyormuş. Bize böyle haberlerle gelmeyin! Zira biz suları bile az açıyoruz, dünyanın suyu bitmesin de susuz kalmayalım diye. Kimbilir kimler öyle oynadı ki dünyanın ayarlarıyla, hocalar profesörler araştırıyor, iklim değişikliği yüzünden ilerde kahve üretimi Latin Amerika’dan Asya’ya kayacakmış, Afrika’da kahve üreticileri dardaymış. “Çikolata da olmayacak” diyorlar bu gidişle. Yılda kişi başına 12 kilo kahve içen ülkelerin başında gelen Finlandiya mesela bu haberi duysa çok üzülür. Sonra Norveç, İzlanda, Danimarka, Hollanda, İsveç. Biz biraz gerilerdeyiz, 66. sırada. Üst sıralara çıkmak için tek soru yetecek: “Bir kahve içelim mi? İki dakkada yapıveririm. Üçümüz bir arada sen, ben ve hayallerimiz.”

        Diğer Yazılar