Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsan haysiyetinin, yaptığı seçimlerden ibaret olduğu bir dönemde, Amerikalı seçmenler de gelecek sene yapılacak seçimlerde aday olan Donald Trump’a ve kendisini destekleyen yüzde 41’e elbette şaşırarak bakıyor. Haber bültenlerinde ve her gün on binlerce insanın eline alıp okuduğu metro gazetelerinin tepesindeki Trump, Amerika’nın Tuğçe Kazaz’ı gibi. Tip itibarıyla hiçbir benzerlikleri olmamasına rağmen her gün savurdukları fikirleri ziyadesiyle çok kalabalık bir grubun sinirlerini tepesine çıkarmayı başardı. Elbette Trump aday olmasaydı onun yerine başka biri bu kadar ırkçı söylemleri kendisine yakıştıracak ve seçmenin dikkatini bu yöne çekecekti. Torbadan şanslarına Trump çıktı.

        REYTİNG MAKİNESİ TRUMP

        O kadar saçmaladığı için paçalarından reyting akan Trump, katıldığı televizyon programlarında, radyo sohbetlerinde nefes almadan konuşurken, sunucuları “Eğer sadece kendiniz anlatacaksanız ve bizi dinlemeyecekseniz ve bize de burada Donald, Donald, Donald dedirtmeyi sürdürecekseniz reklamlara gideceğiz!” diye bağırtacak kadar çileden çıkarıyor. Cevabı belli: “Reklama gidecekseniz gidin, umurumda değil!” Gerçekten de umurunda değil. Kendisine sorulan hiçbir soruya, “Bilmiyorum” veya “Bu konuda henüz bilgim yok” demeyen bir siyasetçiden ziyade bir laf ebesi. Laflarının elle tutulur hiçbir yanı olmasa da gündemi bu kadar meşgul etmesini kimsenin aklı almıyor.

        New York’ta neredeyse her sohbetin ilk maddesi Trump ve sorulan soru: “Peki kim bu adamı destekliyor?” Kimine göre o kendisini destekleyenleri para verip tutacak kadar sahtekâr! Kimilerine göreyse “çok cahil var”! (Söylesek anlamazlar: Bizde bunu dile getiren var. Amerika’nın bir İlber Ortaylı’sı yok!)

        SİYASETÇİ DEĞİL SATIŞ ELEMANI

        Hem zalim hem de cahil bir siyasetçi profili çizen Trump’ı Amerikalılar, “İlk üç gün biz de güldük” kategorisinde değerlendirilmeliler! Zira NY Times yazarı Maggie Haberman’ın dediği gibi çamurlu laflarıyla suyu bulandırmaktan başka bir işe yaramıyor ve siyasetçiden ziyade bir satış elemanı! Zaten o da kendisi için “Teşekkürler, ben siyasetçi değilim, siyasetçiler yalan söyler, ben yalan söylemiyorum ki!” deyip işin içinden çıkıveriyor. Dünyaya, dünya siyasetine ve dış politikaya dair fikirleri; “Dünyada çok kötü insanlar var”, “Başımıza çok kötü şeyler gelecek”ten ibaret Donald Trump’ın aslında tek yaptığı korkuyu beslemek.

        Amerikalı televizyoncuların ve muhabirlerin işi zor, karşılarında bir dediği bir dediğini tutmayan, yalan yanlış istatistiklerle ve bilgilerle konuşan birisi var ve iddiası her seferinde şu: “Ben dünyanın en iyi hafızalarından birine sahibim!” Ama bugün bu dediğini sorsanız, “Onu ben değil kuzenim demişti” de diyebilir. New York’ta yürürken, metroda, markette herhangi bir kişinin “manyak” veya “baş belası” diye söylendiğini duyduğunuz anda üç tahmin hakkınızdan birincisi Trump ve tahmininizin tutma olasılığı yüzde 99. İngilizce’de Trump, “iyi adam, baba adam” gibi anlamlara da geliyor. İnsanın aklına “Acaba bunu da para verip değiştirtti mi?” sorusu geliyor ve bingo, meğer soyadları eskiden Almanca “Drumpf”muş. Dedesi Almanyalardan buraya taşınınca değiştirmiş! Saçlarından belli değil mi var bir “Eike İmmel”lik! (Alman kaleci.)

        OBAMA GİTSİN TRUMP GELSİN

        Trump karşıtları paranın seçmen getirdiğine inansa da Trump reisleriyle gönül bağı kuranlar onun gerçekten Amerika’yı “düşmanlar”dan kurtaracağına inanıyor! Onların gözünde Trump çok cesur, herkesin aklından ve kalbinden geçenleri söyleyebilen tek siyasetçi! Dolayısıyla da ancak onun kadar cesur bir insan düşmanlarla baş edebilir. Trumpçılara göre Obama silahsızlanma konusunda Amerikan halkını azarlamayı bırakıp derhal sesini kesmeli ve o bile Trump’a kulak vermeli. Trump ektiğini biçiyor, seçmenleri kendilerinin güvende olmadıklarını ve Amerika’nın krizde olduğunu düşündükleri için Trump’a inanıyor. Trump karşıtları birbirini teselli etmek için, “Yok artık Trump mı? Yüzde 41 mi? İmkânı yok, nasılsa seçilemeyecek” deseler de, büyük konuşmamak lazım.

        Diğer Yazılar