Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Milyonlarca insanın ortak acı, ortak korku, endişe yaşadığı günlerden biriydi. 11 Eylül tarihinden geriye binlerce tonluk enkaz ve 2 bin 983 kişinin ve geride bıraktıklarının hayat hikayesi kaldı. Uyduruk duyarlılık cümleleri vardır, hakikaten de aslında o esnada o hissedilir ve söylenilir de gerisi gelmez. Misal; "Şimdi sözün bittiği yerdeyiz, asla unutmayacağız" denir, lakin insanoğlu unutur. New York unutmadı, sözün bittiği yere 13 sene sonra "9/11 Memorial" müzesini açtı. Müzenin açılması yazıldığı kadar kolay olmadı. Önce bütçesi zorladı, sonra 11 Eylül'ün 10. yıldönümü kaçırıldı. Tartışmalar sürse de müzenin halka açıldığı 21 Mayıs 2014 tarihinde ciddi bir kalabalık müzenin önünde kuyruklarda sessizce beklemeye başladı! Müzeye gitmek için ilk önce ulaştığınız nokta Fulton Street, oradan sonra zaten kimse kimseye "Müze nerede?" sorusunu sormuyor. Çünkü sokakta karşınıza çıkan bütün kalabalıkların, yüzlerce öğrencinin, onlarca turistin tek bir istikameti var, 11 Eylül Müzesi! Bu kadar kalabalığa rağmen çıt çıkmıyor. Müzenin önündeki kuyrukta daha sırada beklerken gözyaşlarını tutamayıp ağlayanları, bilet kuyruğunda görev yapan gençler teselli ediyor. İçerideki manzara daha da sertleşecek, güçlü olmak gerek.

        10 BİN 219 METREKARELİK BİR MÜZE

        Bu kalabalık enteresan zira müze açılana kadar en yüksek tondan yapılan tartışmalar arasında, müzenin paralı ve hatta 24 dolar olmasıydı! "O para müzenin döndürülmesi için kullanılacak" dendi, "Artık oradan buradan destek almadan ilerleyeceğiz" dendi lakin müzenin bağışçılarına verilen açılış partisi, bu faciada yakınlarını kaybeden kurban ailelerini çıldırttı.

        Evet, gözle görülür elle tutulur, sadece tweet atarak ve üzülmüş ifadesi takındığımız bir duyarsızlık yüzyılındayız ama "Bu kadarına da pes" dedirten partinin mekanı tam da insanların hayatlarını kaybettiği yerdi. Daily News Gazetesi partinin ertesinde "Ağabeyimin öldüğü yerde eğlendiniz mi bari" manşetiyle çıktı. Müzenin içine bir hediyelik eşya dükkânı ve ayrıca bir café'nin açılması da Amerikan hayatlarına özenen insanları dahi rahatsız edecek kapitalist hamleler olarak tarihteki yerini aldı.

        Ama müzeye girince hikâye başka. İnsanın aklına tüm bu tartışmaları getirmeyecek kadar sarsıcı bir yer burası! New York'ta 11 Eylül 2001'de düzenlenen saldırının anısı için yapılan müze, yıkılan Dünya Ticaret Merkezi'nin enkazından da parçaları barındırıyor. Saldırının fotoğrafları, itfaiye araçlarının ve kurtarma ekipmanlarının hurdaları ve kurbanların kişisel eşyaları da sergilenenler arasında. Davis Brody Bond'un baş mimarlığını yaptığı müze, 10 bin 219 metrekarelik bir alan. Mekânın büyüklüğü acının büyüklüğüyle orantılı, çünkü burası Amerikan tarihinin belki de en acıklı günlerinden birini asla unutmamak için yapıldı. Müzeyi yaparken bireysel ve kolektif hafızadan asla kopmayan ekip, dört adet prensip belirlemiş: Hafıza, gerçeklik, ölçek ve his. Çünkü hem ölenlerin hem de müzeyi gezecek insanların ortak bir geçmişi var, herkes aynı acıdan nasibini almış. Bu yüzden de müzede gezerken üzerinde gezdiğiniz köprülerin dahi bir anlamı var: "Geçmişin acı hatırası ve geleceğe güven". Çok dramatik elbette, zira üzerinde şimdi insanların gezdiği yer binlerce insanın hayatını kaybettiği yer.

        SON CÜMLE: SENİ SEVDİĞİMİ BİLMENİ İSTİYORUM

        Sergi alanındaki ses kayıtlarını dinlerken gözyaşlarını tutabilen yok, zira bu seslerden binalara çarpan, Washington'da düşürülen uçaklardan sevdiklerini, kocalarını arayan insanlar hep telesekreterle karşılaşmış ve son cümleleri "Seni sevdiğimi bilmeni istiyorum". Binanın büyük pencerelerinden içeri sızan ışığın dahi hesabı yapılmış, çünkü eğer bir camdan güneş giriyorsa orada umut vardır diye düşünülmüş. Bir çift kadın ayakkabısı, binanın enkazından çıkan numaralı bir gözlük, kredi kartları, çantalar, bina yıkılırken yere çakılan binlerce kiloluk asansör motorları, binanın enkazında arama yapan itfaiyecilerin yazdıkları notlar, bunların hepsi ama hepsi yerin altında. Müzeyi ve sergileri gezdikten, kapkaranlık bir mekândan yeryüzüne yürüyen merdivenlerle çıkarken herkesin yüzüne bulutların arasından bir güneş vuruyor. Amerikalı müzecilerin, mimarların yaptığı hesap tutmuş gözükse de geleceğe güvenmek bu kadar kolay değil. Yine de kültür emperyalizminin diktiği matem müzesine gitmek gerek, aklınızda bulunsun.

        RAKAMLARLA 11 EYLÜL MÜZESİ

        Yapım maliyeti: 700 milyon ABD Doları

        Operasyon bütçesi: 60 milyon ABD Doları

        Sergi alanında: 23 bin resim, 500 saatlik film ve video, 1970 kişiden toplanan ses kaydı ve 2 bin 100 arşiv dokümanı

        Daha fazla bilgi için ve NY'ta müzeyi gezmek istiyorsanız önceden bu siteden bilet almanızda fayda var: 911memorial.org

        Diğer Yazılar