Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ALMANYA ile oynamak her zaman tehlikelidir. Onlar gazoz kupası maçında bile ciddi, makine futbollarını oynarlar. Tribünlerde, 50 bin ev sahibi taraftar, ortalığı ayağa kaldırsa bile, umurlarında olmaz... Makine çalışmaya devam eder. Bugün bizim için bir başka olmalı... Yine en büyük görev siz sayın seyircilere düşüyor. Maçın başında baskı yiyebiliriz, kalemizde inanılmaz gol pozisyonları olabilir, hakem bazı pozisyonları alehimize çalabilir. Sakın bizim oyunculara kızmayın, onlar ellerinden geleni yapacaklar... Başları dik bir şekilde mücadele edecekler. Bugün, beklediğimiz gündür... Kulüp taraftarlığını bir yana koyalım, kaşkollar sadece kırmızı-beyaz olmalı... Akşam tam destek, hep destek olmalı... Gözlerinizi kapatın ve Haziran ayını hayal edin... Avrupa Futbol Şampiyonası'nda sahaya çıkabiliriz... Yine tarih yazabiliriz... Futbol penceresinden baktığımızda, rakip bizden ileride... Futbolun sihirli odasında, her sonucun olabileceğini ben unutmuyorum, sakın siz de unutmayın sayın okurlar... 90 dakika, her şey milli takım için olmalı... Onlar, formalarını ter, bazen de kan ile ıslattılar. Ne için? Sadece bizim için... Bu akşam inşallah tarih yazarız...

        ***

        Biz sporu nasıl severiz?

        1- İki defa Avrupa şampiyonu, 1 defa da Dünya şampiyonu takımları mağlup eden, Avrupa üçüncüsü olan voleybolcu kızlarımızı, havalimanında, 10 bin kişi ile karşıladığımız zaman...

        2- Dünya şampiyonu ve Avrupa şampiyonu olan güreşçilerimiz ile bol bol röportaj yapıp, ekranlara çıkardığımızda...

        3- Optimist nedir diye sorduğumuz zaman, tavana bakmadığımızda...

        4- Benim de zamanında çok yaşadığım, beden eğitimi dersinde matematik sözlüsü olmadığımızda... Matematik dersini çok severim ama, beden dersine önem verelim... Sonra Murat Kosova söyledi, sporcular büyüyüp, milli takıma seçilince erkekler baskette faul atamıyor, kızlar voleybolda bol bol servis kaçırıyor... EĞİTİM ŞART!

        5- Geçen hafta, Yeşilyurt-Beşiktaş maçını seyrettiğim salonda, seyirci olarak 20 kişi yerine, 5 bin kişi olduğunda...

        6- 50 bin kişi, atletizm seyretmek için stadyumu doldurduğunda...

        7- "Öf ya, sen ne diyorsun kardeşim... Biz futbolu biliriz, sadece onu severiz" çoğunluğu, diğer sporlara, en azından göz ucuyla baktığında...

        Fazla hayal kurdum galiba... Ama önce hayal eder insan...

        ***

        Bunu da gördük...

        Bir teknik direktör, yerel televizyonda, canlı yayında, görevinden alındı... Sakaryaspor Teknik Direktörü Şaban Yıldırım... Kendisi ile çok az karşılaştım. Büyük bir samimiyetim yok... Ama onun Sakaryaspor'a nasıl emek verdiğini, gecesini gündüzüne kattığını iyi biliyorum. Bu kulübe şahsi sempatim vardır. Nedeni, Türk futboluna çok yıldız yetiştirmesidir. Ama bu iş hiç olmadı... Hocayı kulübe çağırıp, elini sıkmak ve teşekkür etmek, bir basın toplantısı ya da yazılı açıklamayla bunu kamuoyuna duyurmak, daha insani ve vicdani bir hareket değil mi sizce? Klasik bitirelim, VEFA KESİNLİKLE BİR SEMT adı olarak yaşamaya devam edecek sanki... Ben üzüldüm ya siz?

        ***

        Televizyonda spor kavgaları

        Hemen belirteyim... Hiç kimsenin adı, kimliği, eşkali, şirket adı bu satırlarda olmayacak... Sadece hissetiklerimi sizinle paylaşıyorum... Mesela 4 ya da 2 kişi oturmuşlar, herhangi bir konuyu tartışıyorlar... Kanalı değiştirip, konuya vakıf olmadan ne oluyor diye anlamaya çalışırken, sanki su ile çalışan yeni bir otomobil icat edildiği hissine kapılıyorsunuz... Konu basit yahu, penaltı mı, değil mi? Yardımcı hakem bayrağı niye geç kaldırdı? Bu kadar... Kaşlar çatık, sanki dünyanın en önemli, en gizli dosyaları ortaya çıkarılıyor... Bu futbol programcılığı, reality şovlara taş çıkartıyor... Sakin, gülümseyerek program yapmak yeteneğine sahip değil miyiz biz? Mutlaka futbol programlarında, hep kızmamız, kızgın gözükmemiz mi gerekiyor? Bence her şey reyting değil. Ya size göre nasıl sayın okurlar? Yoksa ben mi yanılıyorum?

        Diğer Yazılar