Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Devlete ait spor tesislerine bir gazeteci olarak girmeye çalıştığın zaman; “Yassak” kelimesini yapıştırıverirler.

        Hep merak etmişimdir, niye, “Yassak” diye!..

        Spor yapmak isteyenler için de şartlar pek farklı değildir.

        Çoğu zaman boş olan devletin tesislerine kimseye haber vermeden, anayasal hakkını kullanarak bile girmeye çalışsan, izin almak zorunda kalırsın.

        Niye....

        Çünkü, onlara göre potansiyel muhbirsin.

        Yaptıkları yanlışları görecek, ihbar edeceksin...

        Doğrularının olduğuna kendileri de fazla inanmadığı için, bir kulüp çatısında kontrol altına alınmadan, bireysel olarak rahat rahat spor yapmana izin yoktur bu tesislerde.

        Atatürk Stadı’na elini kolunu sallaya sallaya giremezsin, dene; peşinden koşarlar, “Nereye dostum” diye..

        Çık oradan, yan sahalarına doğru ilerle; kapı duvar bulursun. Koşacak, atlayacaksın... Atletizm pistine geç; kapı açık ama bütün odaları kilitlidir. Soyunup, giyinemezsin... Her yer pislik içindedir.

        Sana yardımcı olacak kimseyi bulamazsın. Her önüne çıkan kişi; sana engeldir.

        Sen anayasal hakkını kullanmak istersin, o tesisler kendinin sanır. Hiç Halkapınar Spor Salonu’nu gördünüz mü.

        Hani otoparkı kiraya verilmiş, araçlar girmesin diye kapısına konteyner konulmuş, lastiklerle tıkanmış, devlete ait, ama kiracısıyla davalık olduğu spor salonunu...

        İnsanını içeri sokmadıkları, ama elleriyle kiraya verip, yıllarca süren mahkemelerde geri alamadıkları salonu..

        Görmemişsinizdir...

        Bilmezsiniz de...

        Hadi alın elinize topunuzu, iki takım yapın gidin bakalım oraya ne diyecekler.

        Yassak..”

        Çünkü, parasını yatırmadınız... Çünkü; kulüp değilsiniz....

        Nereye gidelim” diye sorun bakalım, ne yanıt verecekler...

        Ama yapın bir organizasyon; halk oyunu olur, sirk olur, toplantı olur, sempozyum olur, firma tanıtımı olur...

        Yapıştırın istenen parayı, açarlar hemen kapıları....

        Anayasa’nın 59. maddesi, “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder”

        Ama eksik... Parayı vermeden olmaz diyememişler...

        Bir de alınan bu kadar paraya rağmen, geliştirme ve iyileştirme, onarma adına yapmadıklarını görmenizi istemezler....

        Korkarlar....

        Bir bakalım neler var..

        Kentimize, spor tesislerine geri dönelim..

        Dönelim ki,. Niye “Yassak” dediklerini iyice anlayın..

        İzmir’in futbol yoğunluğu altında 1971 yılından beri ezilen Atatürk Stadı’nın altında onlarca salon vardır. Bunu; futbolun dışında spor dallarıyla ilgilenenler bilir. Çünkü futbolseverler için tek giriş, tek çıkış vardır. Farklı alanlara geçmelerine izin verilmez.

        Ama, voleybol, atletizm, basketbol, güreş, boks, eskrim vs.. gibi salonlar, sporcuların antrenman yapması, sonrasında müsabakalar için tasarlanmıştır.

        Gidin görün ki, durumları içler acısıdır.

        Kapıları kapalıdır. İdari bölümleri yüklüğe dönüşmüştür. Yağmurlu günlerde salonlara ulaşmaya çalışın, yollarda sağlı sollu kovalar görürsünüz. Bazı bölümlere geçişler, engellenmiştir.

        Nedendir acaba?

        Yıllar boyu kimse tedavi için uğraşmamış, kovaları koymakla, engellemek uğraşmıştır.

        Yıkılsın... Yeniden inşa ve modernize edilsin.. Çağa uydurulsun” dediğinizde, ilk “hayır”ı yapıştıranlarla “Yassak”çılar aynı isimlerdir.

        Ellerinden gidecek diye tesisleri kulüplerin hizmetine vermekten korkanlar, topladıkları paralarla tesislere çivi bile çakmazlar.

        Maçlar oynanırken, mazot gidiyor diye salonları ısıtmazlar.

        Fazla klor gidecek diye yüzme havuzlarındaki müsabakaları azaltırlar.

        Cimnastik salonları buzhaneden farksızdır.

        Gidin güreşçileri görün... Boks salonuna bir bakın...

        Milli atletlerimizin çalışmak zorunda oldukları yerleri inceleyin... Önce görün...

        Sonra “futbol kulüplerimiz niye stadsız kaldı” diye feryat edin..

        Çevrenizde performans sporu yapanlar varsa, sorun bakalım ne diyecekler.

        Milli atlet. milli yüzücü tanıyorsanız, size zaten dert yanmışlardır.

        Güreşçi, eskrimci, boksör kolay bulamazsınız da...

        O yüzden, yıllardır neler çekiyorlar, kimlerden ne fırçalar yiyorlar, anlatamamışlardır sizlere...

        STADLAR OLMAYINCA

        Sorunun ne kadar büyük olduğu İzmir’in köklü futbol kulüplerinin stad sorunuyla zirve yaptı aslında...

        Yoksa, her şey güllük gülüstanlıktı!...

        Değildi dostlar, değildi...

        Elle tutulacak bir yerimiz yoktu. Koltuğu gitmesin diye kimse kılını bile kıpırdatmadı.

        Bal tutan parmağını yaladı.

        Sporu, sporcuyu, halkı düşünen olmadı.

        Bakın...

        Bu kadar başarısızlık varken, yıllardır bir kişi istifa etti mi, “Özür dilerim” dedi mi..

        Niye desin ki....

        Alan razı, satan razı...

        Sana ne oluyor, tatar ağası..

        Diğer Yazılar