Herkese suçlu muamelesi yapmak haksızlık değil mi?
Ligi heyecanla bekliyorsunuz takımınız transferlerini tamamlamış, iddialı açıklamalar yapmış..
Şampiyonluk özlemin ile yanan siz, tribünde yerinizi almak için fırsat kolluyorsunuz.
Gün gelip, çatıyor...
Taraftarı olduğunuz (veya olmadığınız) takımınızın maçına gidiyorsunuz.
Eşiniz yanınızda, belki de çocuğunuz da var...
Zor zahmet edindiğiniz passolig’lerinizi çakıyorsunuz alete..
Girip oturuyorsunuz yerinize... Her şey güzel, ambians harika, takım mükemmel..
Sonra maç başlıyor....
Tabii ki; heyecanlı sahneler de... İtirazlar, isyanlar ve sonunda küfürler..
“Durun” diyorsunuz, “Durun”, küfürle desteği karıştıranlara...
Ama nafile... Bir-iki on’lu grup, ısrarla devam ediyor küfür etmeye...
Aileniz yanınızda, utanarak sıkılarak, bir köşede duruyor, maçı durduramadığınız haykırışlarla birlikte seyretmeye devam ediyorsunuz...
Günlerce bekleyip, keyifle izlemeyi planladığınız maçın içine edenlere, içinizden söylendikten sonra, evinize gidiyorsunuz...
Takımınıza zarar verenleri durduramamanın üzüntüsüyle...
***
Tabii ki maçta yalnız değilsiniz.
Maçta, Futbol Federasyonu tarafından görevlendirilmiş bir temsilci var.
Görevi; maçın başından sonuna kadar en ince ayrıntıları bile kontrol etmek olduğu gibi, kaçıncı dakikada, kaç kez, kime nasıl küfredildiğini de en ince ayrıntılarına kadar not almak ve raporunu federasyona göndermek...
Kaç saniye, kaç kez olduğunu bildiren gözlemci, kaç kişinin bu eyleme katıldığı konusunda bir yorumda bulunmuyor.
Eylem belli, yeri belli, yurdu belli. Açık, kapalı vesaire....
***
Siz de; maçı keyifle ailesiyle birlikte izlemeye gelen kişi..
Siz de o gözlemcinin rapor tuttuğu tribünde oturanlardansınız.
Salı günü yapılan Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun ilk toplantısında tedbirli olarak kurulu sevk edilen grubun içindesiniz.
“Biz ne yaptık. Namusumuzla maç seyrettik. Küfür edenleri de durdurmak istedik. Onların sayısı 40’ı geçmezdi. Bizim oturduğumuz tribünde 1000’i aşkın seyirci vardı” diyemeden, perşembe günü yapılan ikinci PFDK toplantısında passolig’iniz kapanıyor.
Takımınızın evinde oynayacağı ilk maçta da “Yasaklı” listesindesiniz.
Haklı mısınız; evet...
Peki; yasaklı mısınız... Evet
Ne yapacaksınız; hiçbir şey...
Paşa paşa oturup, maç yayınının keyfine göre planlayan TRT’nin insafa gelmesini bekleyeceksiniz...
***
Burada büyük bir yanlış var.
Birkaç kişinin yaptığı hata nedeniyle, herkesi cezalandırmak, suçluyu bulamadan, “Kapatın hepsini” demek, hangi hukuk kuralıyla bağdaşıyor.
Böyle yaparak neyi durduracağınızı zannediyorsunuz..
Tribünde açılmış, “Vatan bölünmez” pankartını bile PFDK’lık gören bu zihniyet, suçsuzu da yasaklayarak, nereye varacağını zannediyor.
Tribünler kan ağlarken, seyirci sayıları yerlerde sürünürken, futbolu daha nasıl izlenemez hale getirmeyi planlıyorsunuz.
Göztepe’nin Elazığspor maçından sonra 3000’e yakın seyircisini yasakladınız..
Karşıyaka’nın Ş.Urfa maçından sonra da 1200’e yakın taraftarını...
Yani; eylemin yapıldığı tribünde maç seyreden herkesi...
Yani; size göre hepsi eylemci...
Kulüpler, taraftar bulmak için “Passolig alın” diye yalvarırken, sizler adeta kimse gelmesin diye uğraşıyorsunuz...
***
Suçluyla, suçsuzu ayıramayan sistem, çökmeye mahkumdur.
Çözümünü bulmak zorundasınız. Herkesi aynı kefeye koyamazsınız.
O tribünlerde maç izlemeye gelen insanlar da çoğunlukta.
Bu yasağı onlara nasıl anlatacaksınız..
O zaman numaralandırın tribünleri, biletiyle herkes yerine otursun.
Gözlemci de baksın, hangi numara ve sıra aralığında oturanlar eylemi tekrarlıyor. Not alsın.
O grup içinde olmak istemeyenler, yani; bizim savunduğumuz grup, hemen oradan ayrılacaktır, göreceksiniz..
Böylece kurunun yanında yaş da yanmayacak.
Sizde haklının hakkını korumuş olacaksınız.
“Yok böyle de olmaz” diyorsanız...
Bir yolunu bulun kardeşim..
Benim futbol seyircime dokunmayın...
Kaçırdınız keyifleri yeteri kadar...
