Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pınar Karşıyaka, Litvanya ekibi Zalgiris Kaunas karşısında iyi oynamadı, tamam ama son yıllarda belki de ilk kez bu kadar şanssızdı.

        Euroleague’e Barcelona galibiyeti ile başladıktan sonra, bizler yine çıtayı yükseltmiş, ama Ufuk Sarıca’nın demeçleri, aynı paralellikte olmamıştı.

        Sarıca; Atina deplasmanına gitmeden önce, “Evimizdeki maçları kaybetmemeliyiz” diyerek, sarı alarmı vermişti aslında.

        Panathinaikos yenilgisi ardından, “Böyle oynarsak, hiç bir takımı yenemeyiz” serzenişi, Zalgiris Kaunas maçının kırmızı alarmıydı.

        Maç sırasında uzun süre izlediğim Sarıca, diğer maçlardaki Sarıca’dan farklı görüntüler sergiliyordu. Yüzünde endişe vardı, umutları kırıktı. Oyuncularıdan memnun değildi, sık sık talimatlarına ayrı davranıldığına dair sözler sarfediyordu. İstedikleri bir türlü olmuyordu. Şans rüzgarı da önlerine geçince, mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

        Ligde 100 sayı ortalamasıyla oynayan KSK, önceki gün 23 dış atıştan sadece 4’ünü sayı yapabildi. Pota Karşıyaka’ya perde oldu adeta, içinden, kenarından izin vermedi. Panik havasındaydı oyuncular. Bir an önce sayıya ulaşmak için, ardı ardına hatalar yaptılar. Ragland’ın Dixon’la tek benzerliği tipi. Şanssızlığı ise kıyaslanması ve bunun da farkında olması. Daha da eziliyor Amerikalı, çabalıyor. Ama yeteneği kısıtlı...

        Palacios, geçen yılı aratıyor. Gabriel, dış atış performansı en yüksek oyuncu.

        17 sayıyla bile eleştiriliyorsa, beklentinin ne kadar büyük olduğu da ortada.

        Justin Carter’ı anlamak mümkün değil. Cesareti kırık, kendinden emin değil. Yetenekli olup, bunu göstermemeye çalışan Carter, biraz iyi olsa, Kaunas maçı kaybedilmezdi.

        İverson, pota önündeki setlerde başarılı değil; ribaund sayısı 2. Performansına yıldız ver deseler, o da 2 derim...

        Aslında kayıp büyük.

        60’lı sayı ortalaması Pınar Karşıyaka için komik.

        Ancak, bir yorgunluk olduğu da kesin. Cumhurbaşkanlığı Kupası, lig ve Euroleague üçgeni sıkıntı yarattı KSK’de. Rotasyon kadrosu da yeterli görünmüyor.

        Kerem Gönlüm, yaşına rağmen çırpınıyor. Kenan Sipahi’nin oyunda olduğu dönemlerde, heyecan üst düzeydeydi. Ancak, şahsi çabası, takım oyununa uymuyor.

        Perşembe günü Euroleauge maçı oyna, cumartesi lig maçı. Bir İzmir’de bir dışarıda..

        Görülüyor bu sezon fazla geldi Pınar Karşıyaka’ya...

        Ama ne olursa olsun, Ufuk Sarıca gibi bir sihirbazın elinde olan KSK, özlenen tabloyu tekrarlayacaktır.

        Taraftar dahil herkesin farkında olduğu eksikler, kısa zamanda tamamlanacaktır.

        KSK-GÖZTEPE TRİBÜNÜNE DOĞRU KOŞTURUYORUZ

        Önümüzdeki hafta Karşıyaka ile Göztepe ligde karşı karşıya gelecek. Yıllardır iki takım taraftarının birlikte oynaması gerektiğine dair yaptığımız tüm girişimler sonuçsuz kalmış, tüm ataklar İl Güvenlik Kurulu tarafından kesilmişti.

        Son atak ise, tam köşeye gönderildi bence. Karşıyaka ile Göztepe yöneticileri bir araya gelerek, tribünlerde seyirci bölüşümünü onaylayan bir karar aldı.

        Yani; yıllar sonra KSK ile Göztepe taraftarı maçı beraber seyretme imkanına kavuşuyor.

        Folkart’ın forma reklamıyla, Göztepe Başkanı Mehmet Sepil’in ise Pınar Karşıyaka maçına giderek büyüttüğü dostluk ateşi, Karşıyaka Başkanı Ali Erten’in de hoşgörülü yaklaşımıyla, büyüdü.

        Top yine İl Güvenlik Kurulu’nda...

        Büyük ihtimalle, kulüplerin isteğine hayır diyemeyecekler.

        Ama asıl sorumluluk iki takımın taraftarlarında.

        Çizilen bu resmi kirletmemek, her iki yakaya uzanan köprünün üzerinde yürüyebilmek için büyük fırsat.

        Herkese ders vermenin zamanı.

        Karşıyaka ile Göztepe’nin gücü gösterilmeli.

        Hayallerde yaşadığımız, çocuğumuza, torunumuza anlattığımız 1981 yılının o günü, bugüne transfer olmalı.

        Herkes İzmir’in gücünü br kez daha görmeli.

        Bunu anlatmak bir 34 yılımıza mal olmamalı.

        9 kasımda yaşananlar, bir sonraki yıla referans olmalı.

        Tadı da damağımızda kalarak..

        SAYIN BAKAN'IM. İZMİR SİZDEN HAVUZ BEKLİYOR

        Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın bir tweet’ine rastlayınca, ayağa kalkıp kükremek istedim; İzmir’e niye yok diye...

        Bakanımız demiş ki tweet’inde: Türkiye’mizde 65 yüzme havuzu inşa ettik.

        İzmir’in 1970’li yıllarda yapılan bir havuza mecbur edildiğini düşününce, 65’in içine neden giremediğimizi de merak ettim!...

        50 metre olimpik bir kapalı yüzme havuzu olmayan İzmir’in 45 yıldır çektiği azaptan sonra ilk 65’in içine girememesinin nedenlerini birgün mutlaka anlatacaklar diye düşünüyorum.

        Diğer Yazılar