Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sezon başından bu yana yan gelip yatan ve ligde 8.’liğe kadar düşen Galatasaraylı futbolcuların, geçtiğimiz hafta Kasımpaşa, şimdi de Bursaspor deplasmanındaki mücadelelerine bakıp şaşırıyorsunuz değil mi?

        Nasıl şaşırmayacaksınız ki?

        Bırakın sezon başını, ikinci yarının başından bu yana böyle oynasalar, kim bilir belki de şu an şampiyonluğun en büyük adayı olacaklardı, ama nedense yapmadılar.

        Ama sakın bu oyuna bakıp da hemen öyle şaşırmayın siz...

        Çünkü takım aynı takım, oyuncular da yine aynı o gamsız oyuncular.

        Tek bir fark var, o da takımın teknik direktörlüğüne getirilen yeni isim...

        Kim mi o?

        Tabii ki, Benjamin Franklin!

        Hani 100’lük yeşil dolarların üzerinde, sırıtan Amerikalı var ya, işte o...

        Ligin bitmesine 4 hafta kala, yumurta kapıya dayanmışken ve iki sene ceza otomatiğe bağlamak üzereyken, bir anda oynamaya başlayan oyuncuları harekete geçiren adam da, işte taa kendisi!

        Ver prim olarak Benjamin’i, al Avrupa vizesini...

        Artık tutarsa!

        ‘Sanki bay Benjamin Franklin’i hiç mi görmüyorlar, kendisine çok mu hasretler?’ diyeceksiniz...

        Maalesef, futbol dünyasında bu işler böyle işte...

        Dursun Başkan durur mu?

        Yeter ki futbolcu milleti, Benjamin Franklin’i canlı canlı görmeyedursun!

        Benjamin’in teknik direktörlüğünde de, yürek, ciğer, dalak, ne varsa sahada böyle çıkıyor ortaya işte...

        Tabii Benjamin Franklin’in teknik direktörlüğü de ancak bir yere kadar.

        Tıp, henüz yetenek naklini yapamadığına göre, Benjamin’in gücü de bu kadarına yetiyor...

        Tenekeyi altın suyuna da batırsan, değeri ancak bu kadar ediyor çünkü!

        Maçtan önce Hamza Hamzaoğlu’na birer birer sarılan futbolculara bakıyorum da şöyle...

        Madem adamı bu kadar seviyordunuz da neden yediniz?

        Sonra golden sonra Hamza Hamzaoğlu’na bakıyorum, o sevinç Galatasaray’a gol atmaktan çok Benjamin’in takımına gol atmış olmanın verdiği bir sevinç gibi geliyor sanki...

        Hakem mi?

        Boşverin hakemi, makemi...

        Çünkü Galatasaray’san eğer, rakibi de yeneceksin, yeri geldiğinde hakemi de!

        Diğer Yazılar