Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Galatasaray için Kayseri deplasmanında, ‘2 puan kaybetti’ demek yerine, ‘1 puan kazandı’ dersek, sanırım daha doğru bir tespitte bulunmuş oluruz. Çünkü bu sezon izlediğimiz Kayserispor’la, geçen sene neredeyse küme düşecek olan Kayserispor’un hiçbir ilgisi yok. Hakan Kutlu yönetiminde bu sezon çok daha hırslı ve iyi bir futbol oynayan Kayserispor’un, sahasında birçok takımın canını yakarak buradan eli boş gönderebilecek düzeyde bir takım haline geldiğini söylemek mümkün...

        Tabii ki Galatasaray’ın da geçen sezonki o kötü Galatasaray olmadığı ortada...

        Özellikle yapılan son transferlerle gücüne güç katarak, neredeyse her bölgesinde iki oyuncu alternatifine sahip kadro derinliği oluşan ve ligdeki her rakibini her yerde yenebilecek kalitede bir ekip... Yaşadıkları şanssız sakatlıklar sebebiyle şu an kadroda bulunmayan Podolski, Sigthorsson, Serdar Aziz ve Cavanda’nın da dönmesiyle birlikte, forma savaşının en üst düzeye tırmanacağı ve bunun da kaliteyi yükselteceği muhakkak.

        Bütün bunların dışında Galatasaray’ın bu sezonki en büyük artısı ise Bruma...

        İspanya’da futbolunu olgunlaştırıp bambaşka bir Bruma olarak geri dönen Portekizli genç yıldız, dün gece de açıkça gördük ki, şu an oynadığı futbolla Galatasaray’ın en büyük silahı durumunda... Takımının rakip sahadaki oyun temposu onun etkili koşuları ile belirlenirken, golleri ve asistleriyle ilerleyen haftalarda da skoru belirlemeye devam edecek gibi gözüküyor.

        Tolga Ciğerci’nin de bu kez hakkını teslim etmem lazım...

        Belki çok koşması ya da sürekli yanındaki oyunculara isabetli pas atması gibi özellikleri istatistikçiler kadar ilgimi çekmedi ama dün özellikle ofansa destek verme çabası ve daha çok sorumluluk alma isteği, takdire şayandı...

        Maç içinde beni rahatsız eden tek şey ise Riekerink’in, ikinci devreye başlarken yaptığı, ‘acele’ ve dakika itibari ile ‘gereksiz’ değişiklikler oldu! Birincisi Selçuk İnan... Oyunun en kötüsü değildi. Bana bu değişiklik biraz, ‘Hazır oyun 1-1 olmuş ve fırsatını bulmuşken De Jong’u oyuna alayım da Selçuk’u sileyim’ değişikliği gibi geldi.

        İkincisi ise, gol atan bir Yasin’i oyundan çıkarmak tamamen yanlıştı.

        Sanki o değişiklik de Riekerink’in kafasında daha maç başlamadan yapılmış ve ‘Ne olursa olsun Josue’yi oynatmalıyım’ değişikliği gibiydi.

        Zaten ikinci yarıda da görüldü ki Riekerink’in yaptığı bu zamansız ve acemice değişiklikler hiçbir işe yaramadı. Aksine, takımının kendisine olan güvenini sarstı.

        Diğer Yazılar