Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son dönemlerde izlemekten büyük keyif aldığım, iki futbolcu var...

        Birisi A Milli Takımımız’ın genç yıldızı Emre Mor, diğeri ise Galatasaray’ın kanatlardaki fırtınası Bruma...

        Ayaklarına top geldiğinde heyecanlandığım, “Acaba şimdi karşısındaki adamı nasıl çalımlayacaklar?” diye merak ettiğim ve onları seyrederken sanki Messi’yi ya da Neymar’ı izler gibi zevk aldığım, iki oyuncu onlar...

        Üstelik stil olarak da, bence birbirlerine çok benziyorlar.

        Bana katılır mısınız bilmem ama her ikisi de oynadıkları futbol ve o müthiş hızlarıyla, bariz bir şekilde farklarını ortaya koyuyorlar. Maçı izlerken sizi adeta büyülüyorlar...

        Bruma bu sezon için, bu kıtlık zamanı, Galatasaray’ın 20 milyon Euro verip de alamayacağı, yeni bir çilek transferi gibi... Özellikle böyle zor deplasmanlarda, kontratak oyunu için çok büyük bir silah. Üstelik artık kendisine olan güveni de tam. Eksiği yok mu? Tabii ki var. 1-0’ın ardından yakaladığı o karşı karşıya pozisyonda golü atsa belki fişi çekecek ya da Galatasaray ikinci yarıda rahat edecek ama yapamıyor. Yine de oyuna ve skora direkt katkı vererek, Galatasaray’ı da haftalardır uçurmaya devam ediyor...

        Hemen arkasında oynayan Carole’ün hakkını da yemeyelim. Dün akşam özellikle ilk yarıda öyle güzel bindirmeler, öyle etkili kademeler yaptı ki, şu an mevkisi itibarıyla en iyi sol beklerden biri olduğunu gösterdi. Peki ya Eren’e ne demeli? Belki gol atamadı ama golden önce Yasin’e çıkardığı pas bile onun bir golcüden çok daha fazlası olduğunu ispatlamaya yeter de artar bence...

        Bunlar ilk yarıdaki güzel oyunun ve futbolun baş mimarı olan oyunculardı. Sahada rakibe tek bir pozisyon bile vermeyen Galatasaray’ı görünce, herkes ikinci yarıda da bu oyunun devam edeceğini sandı ama fena yanıldı. Riekerink Bey’in acemiliği, bu yarıda yine kabak gibi ortaya çıktı...

        Hollandalı hoca maç öncesi ve maç içindeki hatalı tercihleriyle fena patlayacaktı ama imdadına yine Muslera yetişti... Uruguaylı kaleci tıpkı Simoviç ve Taffarel gibi yabancılarla birlikte Galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başardığını bir kez daha gösterdi.

        Riekerink Bey’in Sabri ve Yasin konusunda haftalardır bitmek tükenmek bilmeyen gereksiz ısrarı, Antalya maçında harikalar yaratan Podolski dururken Josue’den bir Sneijder yaratma isteği ve Sinan’ı tam kazanmışken yeniden kaybetmeye yüz tutması ise kendisi adına eksi puanlar olarak tahtaya yazıldı. Ama Galatasaray’ın şampiyonluk yolunda çok önemli bir deplasmanı galibiyetle geçmesi, onun bu kusurunu gölgelemeye yetti.

        Eğer Riekerink Bey yaptığı hatalardan gerekli dersleri çıkarır ve dersine de iyi çalışırsa bu işi sonuna kadar götürebilir... Ama özellikle pozisyon bilgisine (!) çok güvendiği Sabri konusunda ısrar ederse, sonu Sabri’nin yediği sağ beklerle birlikte koleksiyon yaptığı diğer hocalar gibi olur. Benden uyarması!

        Diğer Yazılar