Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Maç başlamak üzere... Böylesine acı bir günde, kimin umurunda olur ki benim yazacaklarım diye düşünürken, tribünlerden ‘Selçuk, polisi buraya getir’ tezahüratı yükseliyor...

        Etrafına şöyle bir bakınıp saha kenarına doğru koşmaya başlayan Galatasaray kaptanı, her zamanki gibi taburesinde sahaya sırtı dönük olarak oturan o polise sarıldığında, sanki dünya bir saniyeliğine duruyor, acılar yüreklere gömülüyor...

        Daha dün geceki maçta, belki de yan yana oturduğu devre arkadaşlarının şehadet şerbetini kana kana içmesine tanıklık eden o polis, 15 bin kişinin önünde, biraz da mahcup şekilde, Selçuk’la birlikte sahanın içine girip tribünleri selamlarken, ateşten kora dönmüş o yüreğiyle içten içe ‘Vatan sana canım feda’ diye haykırıyor...

        Gel de yaz şimdi yazabilirsen şu maçı!..

        Zaten golden sonra polislerimize sarılan Yasin ve o anlamlı hareketinden daha başka, nesini yazacaksın ki şu maçın!

        Maçı izlemeyen biri varsa, “İlk yarının normal skoru, 3-1 Gaziantep’in lehine olabilirdi”, İkinci devre ise “6-3 Galatasaray lehine bitebilirdi” diyeyim, anlasın. Ya da yine maçı izleyen birine, “Sence hangi takımın hocası vardı, hangisinin yoktu?” diye sorsam, acaba bana ne cavap verir ?

        Skora kanmayın....

        Maçtan önce hocasını gönderip yardımcı antrenörle sahaya çıkan Gaziantepspor mu, yoksa maçtan önce yardımcı hocasını gönderip sahaya sözde teknik direktörü ile çıkan Galatasaray mı daha ‘takım’ gibi oynadı acaba ?

        Dün de Riekerink Bey’i kurtaran isim, attığı üç golle Yasin Öztekin oldu işte.

        Hani o Adana deplasmanında kendisini oyundan alan Riekerink’e tepki gösterip, sonrasında bir haftalığına göstermelik bir şekilde kadro dışı bırakılan Yasin...

        Allah’tan bir sonraki hafta F.Bahçe derbisi vardı da, zorunluluktan affedilen Yasin, Sinan Gümüş gibi kaybolup gitmedi. Yoksa dün o da dünyanın en kolay hat-trickine imza atıp maçı kurtarmak yerine, muhtemelen belindeki ağrılar nedeniyle Sinan gibi Florya’da tedavi oluyordu şimdi!

        Bu zor yazıyı toparlamaya çalışırken, son sözüm Sneijder ve onun sayesinde G.Saray gibi bir dünya markasının teknik direktörlük koltuğunda oturan Riekerink Bey’e!

        Sevgili Sneijder... Bu gözler, sırtındaki o 10 numarayı yıllarca büyük bir başarıyla taşıyan Hagi’yi seyretmemiş olsa, beni çektiğin o sert şutlarla ve artık senede bir attığın o frikik golüyle kandırabilirdin. Ama şu halinle kandıramazsın...

        Kendin artık 2. viteste gittiğin yetmezmiş gibi bir de üstüne senden 2 kat daha ağır olan De Jong’u getirmişsin. G.Saray sana verdikleriyle çok daha fazlasını hak ediyor ve bekliyor, bilesin! Ve sevgili Riekerink... Basın toplantılarında göremeyince, belki beni özlemişsindir! “Otorite sorunu yok, papağan gibi aynı soruları sormayın, yerime hoca bakıldığını duymadım” falan diyorsun ya... Sakın ola kendi kendini kandırma.

        Üst üste 3 maçın 3’ünü de kazanmış olmana güvenip, rahatlama... Bunlar, fırsatını bulduğu ilk anda seni de gönderecekler. Haberin olsun!

        Diğer Yazılar