Helal olsun

Tolga Ciğerci gibi daha düne kadar eleştirip yerden yere vurduğumuz yetenekleri tartışılan bir oyuncunun, ilk üç haftada dört gol atarak Gomis’le birlikte takımının en golcü oyuncusu oluşu, futbol açısından nasıl açıklanır gerçekten bilemiyorum... Şans mı? Bence değil. Mutlaka çok çalışmasının, çok istemesinin ve başaracağına çok inanmasının bir karşılığıdır. O zaman bize sadece ona ‘helal olsun’ demek düşer! Böyle oynasın, böyle güzel goller atsın, biz de onu hep böyle güzel sözlerle övelim ve karşılığını verelim.

Aferin Tolga, işte Galatasaray’ın oyuncusu böyle olur... Her zaman gol atacaksın diye de bir şey yok. Bazen kötü oynasan da böyle yüreğinle savaşıp iyi mücadele ettiğin sürece, bu taraftar artık her zaman senin yanında olacaktır. Darısı milli takımda atacağın gollere diyelim...

‘Yiğidi öldür ama hakkını da ver’ demişler... Şimdi o hakkı, sahibine teslim etme zamanı geldi işte. Bir tebrik de tabii ki bugüne kadar sıkça eleştirdiğimiz genç Hırvat teknik direktör İgor Tudor’a...

Bugüne kadar seni çok eleştirdim. Çünkü geçtiğimiz sezon takımın şampiyonluk yarışından kopmasına neden olan ego krizlerinden, bu sezon başında Galatasaray gibi Avrupa şampiyonu bir takımın Östersunds gibi bir takıma elenmesine neden olacak kadar çok büyük yanlışlar yaptın. Halâ da yapıyorsun, mutlaka bundan sonra da yapacaksın ama dert değil. Galatasaray’ı böyle istekli, coşkulu ve inançlı bir şekilde oynattığın sürece, başaramaman için bir neden yok. Zaten artık bir bahanen de yok bilesin. Geleni ve gideni ile bu takım artık senin takımın. Ve bu coşkulu takımın şampiyon olmaması için hiçbir neden yok.

**************

ALKIŞLAR TARAFTARA

İki sezondur çok üzüldüler, çok çektiler. Hatta sezona Östersunds gibi bir kahır gecesiyle başladılar ama yine vazgeçmediler. İşte onlar bugün bu coşkulu takımın en büyük mimarı oldular. Helal olsun hepsine...