Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tudor, kumar oynamayı seven bir teknik direktör. Bunu artık anladık... Belli ki şansına da oldukça güveniyor. Hatta gereğinden fazla zorluyor... Öyle olmasa, 8 haftada ligin tozunu atan bir takımı bozup böylesine önemli bir derbide üçlü savunma taktiğiyle Denayer’i oynatarak gereksiz bir maceraya kalkışmazdı...

        ‘Şansına güveniyor’ dedik ya, biraz açalım. Örneğin maçın hemen başında Serdar’ın sakatlanıp çıkması ve Latovlevici’yi oyuna almak zorunda kalışı, yanlışı doğruya götüren anlardan biri oldu onun için.

        O dakikaya kadar savunmanın solunda bocalayan Serdar’ın yerine, gerçek bir sol bek olan Latovlevici’nin oyuna dahil oluşu, Tudor’un intihar teşebbüsüne son veren bir panzehirdi...

        Fenerbahçe tam da sol kanattaki madeni bulmuştu ki, bu sakatlık oyunun şablonunu da kaderini de bir anda değiştirdi. Özellikle ikinci yarıda Galatasaray, o alışılageldik 4’lü savunma düzenine dönmek zorunda kaldı... Galatasaray aslında oyuna o beklenen coşkusuyla başlamıştı. Ama bu kıvılcım sadece 5-10 dakika kadar sürdü.

        İlk yarım saat boyunca Gomis’in girdiği bir pozisyon dışında, ne rakip kale önünde baskı kurabildi, ne de başka pozisyona girdi.

        Maçtan önce herkes kendi seyircisi ve evinde doğal olarak Galatasaray’ı favori görse de, maç başladıktan sonra açıkça görüldü ki, ne aradaki puan farkının ne de geçtiğimiz haftalarda alınan sonuçların hiçbir hükmü kalmadı. Fenerbahçe’nin oyunda dengeyi sağlayıp pozisyon bulduğu dakikalarda, “Derbilerin favorisi olmaz” sözü bir kez daha doğrulanıyordu. Karşılaşma öncesinde, Fenerbahçeli oyuncular için beraberliğin iyi bir sonuç olacağını düşünüyordum. Açıkçası, nağmağlup unvanını korumak isteyen Galatasaraylı oyuncular için de ‘yenemezsen asla yenilme’ düşüncesi mutlaka B planı olarak bir köşede duruyordu.

        Netice itibarı ile her iki takım için de ‘ne şiş yansın ne de kebap’ sonucu gibi bir maç oldu. Bana göre Galatasaray da öyle sanıldığı gibi büyük bir yara almadı.

        Sadece kendi evinde rahatlıkla galip gelebileceği bir maçta, böylesine büyük maçlar için halâ tecrübesiz olan hocasının da katkısıyla ayağına kadar gelen büyük bir fırsatı kaçırdı.

        BELHANDA

        Belhanda yine beklenenin çok altında bir futbol oynadı. Maçın gerilimini de kaldıramadı. Derbinin Galatasaray adına en büyük hayal kırıklığı oldu.

        CÜNEYT ÇAKIR

        ‘Ne şiş yansın ne kebap’ sözünün kendi adına da uygulayıcısı oldu. ‘Maç berabere bitsin de kurtulayım’ der gibiydi. Yaptığı kritik hatalarla maça damgasını vurdu.

        Diğer Yazılar