Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KULÜPLER Birliği, ne için kurulur, amaçları ve hedefleri nelerdir? Öncelikle bu soruları cevaplayalım. Gelişmiş bir çok futbol ülkesinde kulüpler birliği bir anlamda futbolun patronu gibidir. Ligin marka değerini yükseltmek, kulüplerin gelirlerini artırmak en önemlisi de o ligin değerini yükselterek

        uluslararası pazarda yer bulmasını sağlamak için çalışmaktadır. Kurulda görev alan hemen herkes fikir ayrılıkları bile olsa, bu amaçlar uğrunda çoğunluğun verdiği karar doğrultusunda çalışır. Orada egolar hırslar bir kenara atılır ve ortak hedef için el birliği ile bir mücadele verilir. Sonuçta bir anlamda o ligin patronu olan birlik her istediği hedef ulaşabilir.

        Peki ya bizde durum ne? Şu son yapılan olaylı toplantıya bir göz atarsanız durumun ne olduğunu açıkça görebilirsiniz. Hemen hiçbir işlevi olmayan, alınan kararları dahi federasyona kabul ettirip, uygulamaya sokamayan, hatta karar bile alamayan bu birliğin birliği sözde kalmıştır. Ligde mücadele eden kulüpleri yöneten başkanların bazılarının bir kavga ortamına soktuğu adı birlik olan oluşumun bu kafalarla futbolumuzu bir noktaya taşıması, kulüplerin sorunlarını çözmek için yeni projeler üretmesi artık hayalden öte bir şey değildir. Birbirleriyle kavga eden ve kavga yerini kulüpler birliği toplantısı olarak belirleyen başkanların bu tutumu ne yazık ki kulüpler birliğinin anlamını ve amacını boşa çıkartmıştır.

        Son toplantıda yaşananlar aslında Türk futbolunun içinde bulunduğu durumun en açık göstergesidir. Geçmişte UEFA ile bir sorun olduğu zaman tıpkı Neuchatel davasında olduğu gibi kenetlenmeyi becerebilen bizler için artık bu olgu çok gerilerde kalmıştır. Bunun içindir ki UEFA son olayda olduğu gibi topu, tüfeği ile rahat rahat üzerimize gelme cesaretini kendinde görebilmektedir. Herkesin kendi çıkarını, ortak değerlerin üzerinde tuttuğu, birbirini düşman gördüğü bu birliğin beraber hareket etmesi mümkün müdür?. Kısacası, sözde var olan birlik görünürde hiç olmamış ve olmayacaktır da.

        Seçildiği günden beri uzlaşmacı tutum yerine kavga etmeyi tercih eden, belki de bu söylemlerle kongreyi kazandığı için bu yöntemin hep geçerliliği olacağını sanan Trabzonspor'un yeni başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, ne yazık ki son davranışı ile her şeyin üzerine tuz biber ekmiştir. Biz yıllardır Türk futbolunun kavga ile düşmanlıkla bir yere varamayacağını söyledikçe ne yazık ki, bazıları taraftarlarına şirin gözükmek, "bak kulübüm için her türlü kavgayı göze aldım" diyebilmek için bu faydasız eylemlerini sürdürmektedirler. Bakın geçtiğimiz sezon Trabzon bu anlamsız kavgalar yüzünden sportifkonsantrasyonunu kaybedip, nasıl da hüsran yaşadı. Ancak görünen o ki, bundan derslerini almamışlar. Bırakın o konuda hukuk bir karar versin. Siz kavga yerine, sportif açıdan takımınızı nasıl başarılı kılarsınız onun için gayret sarf edin. Ama görüyoruz ki haklarını kavga ederek alacaklarına inanmış bir yapıdalar. Beyler; sporda rekabete tamam ama düşmanlığa asla yer olmadığını ne zaman fark edeceksiniz acaba? Bakın Türkçemiz'de çok güzel bir deyiş var "Keskin sirke küpüne zarar " diye. Şimdilik taraftarınıza şirin gözüktüğüne inandığınız bu tutumunuz bir gün gelir sizi vurur. Bizden uyarması.

        Gerçekten üzücü, Türk futbolu adına gerçekten utanç verici söylemlere ve eylemlere sahne olan son kulüpler birliği toplantısında ve sonrasında yaşananlarla, sürüp giden demeç savaşlarıyla Türk futbolunda bir an önce sağlanması gereken barış ortamının giderek uzaklaştığını görmek, başlayacak yeni sezon öncesinde bir spor sever olarak beni ciddi ciddi endişelendiriyor. Öyle sanıyorum ki, bu yıl da yine futbolu değil, futbolun getirdiği olumsuzlukları konuşacağız. Ama işi bu hale getirenlerin yüzleri kızaracak mı işte onu hiç bilemiyorum.

        Birliğe ne gerek var

        SÖZ Kulüpler Birliği'nden açıldı oradan devam edelim. Son toplantıda birlik yeni başkanını seçecekti. Görünen iki aday Kayserispor Başkanı Recep Mamur ile Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl idi. Ancak yaşanan gerilim ve ortaya çıkan olumsuz tablo sonrasında ihale Gençlerbirliği'nin duayen Başkanı sevgili İlhan Cavcav başkana kaldı. Cavcav başkanın işi gerçekten zor. Birbirlerini gömecek yer bulamayanların oluşturduğu bu birlikte onun gibi deneyimli bir spor adamının bile konsensüs sağlayabilmesi çok güç. Her kafadan ayrı bir sesin yükseldiği, herkesin ayrı bir hesap içinde olup, birliğin altına dinamit koymaya çalıştığı bir yerde İlhan Cavcav kime derdini anlatacak doğrusu bilemiyorum. Bir başkan seçmekte bile uzlaşamayan bu birliğin içinde bulunduğu yapıyla da Türk futboluna bir yarar sağlayamayacağı ortada. Madem her kafadan ayrı bir ses çıkacak, maden her toplantı ayrı bir kavga getirecek o zaman ne gerek var bu birliğe?

        Kerem sorunu

        MAALESEF sporumuzun her kesiminde kavga var. Hadi futboldakini anladık. Peki basketbola ne oluyor. Orada da sular bir türlü durulmak bilmiyor. Özellikle Milli Takımımız'ın son derece önemli bir sınava hazırlandığı şu günlerde oluşan tartışma ortamı acaba takımı nasıl etkileyecek diye düşünmeden edemiyorum. Bogdan Tanjeviç'in yeniden göreve getirilmesi ile başlayan tartışma aday kadronun açıklanmasıyla birlikte kadroya alınmayan Cenk Akyol eksenine kaydı. Kimin doğruyu söylediğinin pek anlaşılamadığı bu dönemde yine kadroya çağırılmayan Kerem Tunçeri'nin durumu bu toz duman arasında kaldı. Hiç kuşku yok ki, Kerem bu ülkenin en önemli ve en deneyimli oyun kurucularından birisi. Böylesine önemli bir turnuvada, Avrupa basketbolunu iyi tanıyan ve bugüne dek milli takımımızın önemli parçalarından biri olmuş Kerem'e kısa süreli de olsa ihtiyaç var gibime geliyor. "Oyun kurucun kadar konuş" prensibinin hep geçerli olduğu bizim için dünya şampiyonasının bileti demek olan bu turnuvada inşallah Kerem'in eksikliğini duymayız.

        Diğer Yazılar