Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ‘Kriz Yönetiminin Püf Noktaları: Hızlı, Kararlı, Korkusuz…’ başlıklı bir konuşmayı kuşkusuz en iyi TAV İcra Kurulu Başkanı Sani Şener yapardı. Marka 2016’nın ikinci gününde Atatürk Havalimanı bombalı saldırısı ve 15 Temmuz darbe girişimi gecesine ait iki video görüntüsüyle önce salon derin bir sessizliğe gömüldü.

        Türkiye tarihinin son dönemdeki en önemli krizlerinde sahada olan Sani Şener, liderin her zaman sahada olması gerektiğini, “Ağacı bilmeden ormanı yönetemezsiniz” diye anlattı. 16 yıllık TAV havalimanı hayatında kriz ile ilgili çok şey yaşadıklarını hatta Harvard Üniversitesi’nin kriz yönetiminde TAV’ı ‘case study’ olarak işlediğini söyleyen Şener katılımcılara 15 Temmuz darbe girişimi ve haziran ayında yaşanan terör saldırısı ile ilgili kriz yönetimi tecrübelerini aktardı.

        Şener terör saldırısı sırasında Atatürk Havalimanı’nda 16 bin yolcu olduğunu ve bu durumu yönetmenin oldukça kritik ve karmaşık olduğunu anlattı: “11 çalışanımızı kaybettik. Hayat aslında devam etmiyor ama yine de bir şekilde etmesi gerek. Acıya teslim olmamalı. O sırada 16 bin yolcu vardı. Bununla birlikte teröre teslim olmamak için de meydan okumak için de havalimanını hızla açmanız gerekiyor. Ekip çalışması ile bunun altından kalktık.” Sonrasında katılımcılara 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili kısa bir video gösteren Şener, bu süreci de bizzat sahadan yönettiğini söyledi. Şener, “Bu, bambaşka bir krizdi. Darbe girişimine karşı devletinize, demokrasinize sahip çıkmalısınız. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın çağrısıyla Atatürk Havalimanı’na 100 bin kişi geldi. Bu 100 bin kişiyi yönetmek zorundasınız. Sadece onlar değil içeride 2 tank ve 100-200 darbeci asker var. Kuleyi işgal etmişler. Aprona girmişler. Orada yakıt tankları var, milyon dolarlık uçaklar var. Sonrasında Cumhurbaşkanı’mızın oraya geleceği haberini aldık. Tüm bunlar oldukça karmaşık süreçlere işaret ediyor. Bu aşamada kamu ile iletişim içerisinde olmalısınız. Kamu kurumları ve diğer paydaşlarla da. Biz de karmaşa yönetimi yaptık. Ben o anda bütün detayları bilen ekibimle bizzat sahada oldum” sözleriyle o geceyi anlattı.

        İki günlük konferansta aslında her konu bir yerden sonra teröre, dünyanın içinde bulunduğu duruma ve bununla baş etme yöntemlerine bağlandı.

        Plaza Türkçesine kelime başına 5 lira

        Marka 2016’nın ikinci gününde, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın Gülse Birsel ile gerçekleştirdiği eğlenceli bir oturum vardı. Oturumun açılışını ‘plaza Türkçesi’ dediğimiz yarı Türkçe yarı İngilizce kelimelerle yapan Birsel, Eczacıbaşı Holding’de uygulanan ‘Uydurukça’ sistemine göre 170 lira ceza ödemeliydi. Şöyle bir karar alınmış holdingde. Karşılığında Türkçe kelime varsa, İngilizce’sini kullananlar, kelime başına 5 lira katkı payı ödüyor. Eczacıbaşı, “Bu paraları okullara bağışlıyoruz” dedi. Konuşmasını “Ortak değerlere en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemdeyiz. Türkçemizin değerini bilelim” diye bitiren Eczacıbaşı, araya da “sonbaharda ekonomi düzelecek” mesajını sıkıştırıverdi.

        ‘Cesur olmak bana 64 milyon dolara patladı’

        Marka 2016’nın ilgi çeken konuşmacılarından biri de Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman oldu. İş hayatında hayal kurmanın ve cesur olmanın önemini anlatan Kutman cesur olmanın da sınırları olduğunu, bu sınırların toplumun normları ve şirketin kültürü olduğuna dikkat çekti: “Son cesur davrandığımda bana 64 milyon dolara patladı. 2000-2009’da çok fazla şeye teklif verdik, kriz patladı, bankalar geri çekildi. Ortada kaldık.”

        Diğer Yazılar