Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, hafta başında, gıda enflasyonunu düşürmek amacıyla yapısal sorunlara yönelik çok önemli kararlar aldıkları açıklamasını yaptı. Şimşek, ekim ayında hayata geçirilecek kararlarla yaş meyve-sebze ve et fiyatlarında son dönemde belirginleşen artış eğilimi ve aşırı oynaklığa kalıcı çözümler getirecek tedbirler üzerine çalışıklarını duyurdu. Paketleme, nakliye ve perakende satış süreçlerindeki lojistik iyileştirmelerin etkili olabilmesi için toptancı hallerinde de modernizasyona gidilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ve bayram sonrasındaki ilk Gıda Komitesi toplantısında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın reform paketinin değerlendirilmesi bekleniyor.

        MARKETLER TOPUN AĞZINDA

        Meyve ve sebze fiyatlarındaki artış söz konusu olduğunda tüm oklar marketlere çevriliyor. Biraz geri gidelim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ocak 2017’de yüksek sebze ve meyve fiyatlarını hatırlatarak çiftçiye seslenmiş, “Son dönemde döviz kurlarında yaşanan hızlı artışın rasyonel sebeplere dayanmadığını, meselenin üreticileri ve tüketicileri tedirgin ederek ekonomiyi yavaşlatmak olduğunu kim inkâr edebilir? Bakıyorsunuz tarlada domates 1 lira, ama çarşıya pazara geldiği zaman 7-8 liraya kadar çıkıyor. Ne bu? Bu arada olanlar kimler? İnsaf insaf. Ben çiftçime sesleniyorum. 1 yıl önceden gelip, senin tarlanı satın alanlar noktasında dikkatli ol” demişti. Biraz daha geriye, Şubat 2015’e gidelim. Merkez Bankası, hazırladığı bir raporda, “Yeni Hal Yasası taze meyve ve sebze toptan fiyatlarını yüzde 20-25 düşürmüşken, perakende fiyatlar için anlamlı bir etki bulunamadı” değerlendirmesini yapmış, “İlgili düzenleme üreticilerin ürünlerini doğrudan perakendecilere satma imkânı verdiğinden, bulgularımız toptan fiyatlardaki kâr marjının bir bölümünün perakendecilerin kâr marjına geçmiş olabileceğini düşündürmektedir” notunu düşmüştü.

        İşte bütün bu değerlendirmelerden sonra, geçtiğimiz yıl bu dönemde marketlere sebze ve meyvede alış fiyatlarını etikete yazma zorunluluğu getirilmişti. İlk günden tartışma yaratan uygulamada market zincirleri, alış fiyatı ile satış fiyatı arasındaki farkın, doğrudan marketin kârı gibi görünse de arada lojistik, vergi ve firelerle aslında tüketiye ulaşan fiyatın içinde görünmeyen pek çok başka yük olduğunu savundu. Pek çok market zincirinin yöneticisi, sebze ve meyve satışında fireler nedeniyle aslında kâr değil zararın söz konusu olduğunu, o reyonların müşteri trafiği yaratmak için hâlâ korunduğunu söyledi. Ve Türkiye’nin en büyük market zincirlerinden Migros, sebze-meyve reyonundaki etiketlerde adeta tüm suçlamalara cevap veren pek çok veriyi sıraladı. Alış fiyatına ek olarak vergiler, işletme/sevk giderleri, mağazacılık giderleri de eklenerek toplam maliyete ulaşıldı. Bu fiyat etiketlerinden bazılarında, satış fiyatının maliyetin altında olduğu da gözden kaçmadı. Bunu açıklamak için en alta şu not düşüldü: Ürün maliyetleri dönemsel olarak değişiklik gösterebilir. 2 ayda bir yeniden hesaplanmaktadır.

        Diğer Yazılar