Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TACİZİ, şiddeti konuşuyoruz günlerdir. Kadının bu ülkede yaşadıklarını tartışıyoruz. Ama bunlar yeni değil ki. Ben kendimi bildim bileli tartışıyoruz. Bakın, ben bu mesleğe başladığım zamanlarda daha çok sanatçıların yaşadıkları acılar gün yüzüne çıkar ve haber olurdu. O zaman ünlü olmayan, sıradan insanlar pek konuşamazdı, anlatamazdı, korkardı. Şimdi “Sendeanlat” hastag’i bu yüzden çok kıymetli. İstemesem de, eski sayfaları karıştırmak hoş olmasa da sizi biraz eskilere götüreyim... Hani Nazan Öncel’in üvey babasının tacizi mevzuu yeni gibi çıktı ya ortaya. İşte aslında onu Nazan Öncel yıllar önce de anlatmıştı. Hatta bu konu magazin sayfalarında geniş yer bulmuş, kimi erkek köşe yazarı sevimsiz yazılar kaleme almıştı. Ama unutuyoruz işte. Memlekette herkesin dilindeki “Balık hafıza” sözü bu yüzdendir. Evet balık hafızayız. Çünkü bir mevzu çözülmeden başka yeni bir olay patlıyor ve olay da eski olayın üzerine biniyor. Üst üste dağ gibi sorunlarımız oluyor ama elde var sıfır. Sonra da toplum olarak balık hafıza şeklinde dolaşıyoruz.

        Ondandır Ebru Gündeş’in babası hayatta olduğu halde sanki ölmüş gibi mezarını gösterip “Babam öldü” demesi. Ondandır Ajda Pekkan’ın, babası yüzünden küçükken travma yaşadığını söyleyip “Hayatımı kendim kazanacağım, erkeklere asla minnet etmeyeceğim” demesi. Ondandır Aysun Kayacı’nın “Beni, annemi ve ablamı çok feci dövüyordu. O adamın elinden aldığımız dayak raporları sayesinde kurtulabildik. Benim öyle bir babam yok” açıklaması. Ondandır Nükhet Duru’nun babasının kendisine yaptığı ve asla unutamadığı, gece yattığı zaman çığ gibi büyüyen üzüntüsünün “kızlık raporu” mevzuundan olduğunu unutmaya çalışması. Daha sıralamak istemiyorum. Kimseyi, eski günleri yaşatıp üzmek derdinde değilim. Sadece aile içi şiddetle başlayan dağ gibi büyüyen sorunlarımızı unutmasak da unutuyor gibi yaptığımızı söylüyorum.

        Özgecan’ın katilinin (O pisliğin adını anmak istemiyorum) annesi, “Çocuğum babasından çok çekti. Onun yanında büyümesini hiç istemedim. Öyle kötü olaylar yaşadı ki. Şimdi de onun çocuğu kafasını duvarlara vuruyor. O da sinirli ve şiddete eğilimli” diyor. Benim de diyeceğim odur ki, iş ev içinde bitiyor. İş ailede bitiyor. İş babada, annede bitiyor. Ve tabii hak, hukukta bitiyor. Hani kadın cinayet davalarında “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimleri var ya... Hani, bir kadının bir erkekle mesajlaşması, gece dışarıya çıkması, makyaj yapması, giydiği kıyafetin rengi, bir saat bile olsa eve geç gelmesi, cep telefonuyla sıkça konuşması tahrik indirimine giriyor ya... O zaman baylar, bayanlar benim hiç şansım yok. Benim başıma böyle bir şey gelse yandım. Bakın, ben çok fazla kırmızı giyiyorum, kırmızı ruj, kırmızı oje sürekli sürerim. Elimden telefon düşmez. Instagram, Twitter, internet haberciliği derken telefon sürekli elimde. Sabaha karşı eve gelip gece yarısı evden çıkışlarım da oluyor sık sık. Ben de her konuda kendisine güvendiğim, tuttuğunu koparan, çok sayıda kişinin de avukatı olan Şeyda Yıldırım’a en merak edilenleri, sürekli konuştuğumuz şeyleri sordum:

        1- Mahkemede bir kravat bile ceza indirimine giriyor öyle değil mi? Bunlar bize anlamsız geliyor. Anlamı nedir?

        TCK’da belirtilen ve cezanın bireyselleştirilmesinde hâkime yardımcı olan takdiri indirim nedenleri kapsamında değerlendirilebilir. Ancak bu takdir yetkisi hâkime bir keyfiyet alanı yaratmamaktadır. Ve kadına karşı şiddet vakalarında, yani doğrudan kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan orantısız bir şekilde kadınları etkileyen şiddet olaylarında, bahsedilen takdiri indirimlerin uygulanmasında hassas davranmak gerekir. Vicdanları rahatsız edecek şekilde indirim uygulanmaması gerekiyor.

        2- Peki kıyafetimiz, cep telefonu ile konuşma durumumuz neticesinde yasa kadına hiç hak tanımıyor mu? Bu korkunç bir şey değil mi? Korkmalı mıyız?

        Haksız tahrik indiriminin nasıl uygulanacağı kanunda açık bir şekilde belirtilmektedir. Bu saydığınız olaylar veya olguların hiçbiri haksız tahrikin uygulanması için aranan “Haksız bir fiil bulunmalı” şartında sağlanmaz. Bu nedenle de haksız tahrik indiriminin uygulanması söz konusu olamaz. Hukukçu olarak topluma hukuki konularda yanlış bilgiler aktarıldığını düşünüyorum.

        3- Son alarak hak edilen cezalar yerini buluyor mu?

        Ceza kanunları bir intikam aracı olarak görülmemelidir. Son yaşanan olaylar çerçevesinde düşünüldüğünde kanunumuz bu şekilde işlenen suçlara zaten çok ağır cezalar öngörmektedir. Hatta denilebilir ki, Avrupa ülkelerinin ceza kanunlarından daha ağır cezalar bizim kanunumuzda mevcut.

        ÂŞIKLARI KAPLAN KORUYOR

        KOMŞUM olan Can Bonomo evinde konser vermeye hazırlanıyordu. Ama son yaşanan olaylardan bir başka zamana ertelendi. Bana yollanan Can’ın fotoğrafındaki kaplan dikkatimi çekti önce. Cuma günü de sevgilisi Didem Soydan’ın Instagram’a koyduğu anneannesinin kendisi için örüp gönderdiği yün çorabın fotoğrafındaki kaplan dikkatimi çekti. Daha doğrusu birçok kişinin çekti. Çünkü o gün sosyal medyada bir kaplan muhabbeti döndü ki sormayın. Eğer o kaplanlar sizi koruyorsa biz de eve alalım Can, Didem. Tavsiye ediyor musunuz?

        Diğer Yazılar