Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN hafta rahim ve miyom ameliyatı olan Yeşim Salkım, cumartesi günü “Öyle günler vardır, işte öyle günlerde tanırsın dostunu, düşmanını. İşte öyle günlerden geçmekteyim, bilmekteyim ve yine öğrenmekteyim” diye bir twit attı. Benim de bu hafta birçok anım ameliyat ve hastanelerde geçtiği için Yeşim Salkım’ın twit’ine kayıtsız kalamadım. Malum hastalık ve para mevzu olunca her şey berraklaşır bu hayatta. Kimin kim olduğu gerçek yüzler ortaya çıkar. Bunu zamanla hayat öğretiyor zaten. Yeşim Salkım ile uzun uzun telefonda konuştuk. Hasta yatağında “Beni pek kimse sevmez tamam ama her karşılaştığımızda ‘Aman canım ciğerim. Buluşalım, çay kahve içelim. Yemekler yiyelim, oturalım, kalkalım’ diyenler nerede? Yüzüme gülüp bin yıllık dostmuşuz gibi sarılanlar nerede?” diyor. Tamam Yeşim Salkım sevilmez ama ben bile öyle şeylere şahidim ki. Kendisinin bir dönem telefonu durmuyordu. Arayanlar, kendisini “Kraliçem, starım” diye göklere çıkaranlar... Şimdi ne değişti?

        HÜLYA AVŞAR FARKINI YİNE ORTAYA KOYDU

        Sonuç, dost-düşman ayrımlarının iyiden iyiye karıştığı. Güç ve iktidar kimdeyse o tarafta olduğunu açık açık dile getiren insanların dünyasından geçiyoruz. Eskiden en azından gizli saklı yapılırdı bu tarz şeyler. Neyse sonuç olarak ben şaşırmıyorum. Yeşim Salkım da bir kez daha büyüyor, öğreniyor tabii. Ama sanat dünyasında “Dost yok” diye sürekli söyleyen hatta bu artık onun cümlesi haline gelen Hülya Avşar aramış Yeşim Salkım’ı. Hem de ameliyat olduğu günün akşamı.

        Ne enteresan öyle değil mi? Kadın sürekli “Dost yok, dost yok” diyor ve yaptığı şeye bak. İşte Hülya Avşar’ın sırrı da bu. Sürekli kendinden söz ettiren Hülya Avşar’ın samimiyeti bu. Kendisine zaman zaman kızıyorum, eleştiriyorum ama ne olursa olsun yaptığı en ufacık şeyle farkını yeniden ortaya koyuyor. O yüzden de biz yıllar geçse de Hülya Avşar’lardan, Yeşim Salkım’lardan bahsedeceğiz. Ne diyelim hayat böyle bir şey. Hasta olanlara acil şifa. Yaşar Kemal’in dediği gibi... “İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar” demiş büyük usta. O yüzden de yüzyıllar geçse de hep yaşayacak. Var olacak. Unutulmayacak.

        Cesur Çelik

        DAHA önce kadın kılığına girmişti Çelik. Şimdi de bir kontrbas arkasında çırılçıplak. Tabii ki bunun bir anlamı var. Müzik sektöründeki düzeni anlatmaya çalışıyor. Sonuç olarak dikkat çekmek istiyor. Biliyorsunuz yaptığınız bir şey dikkat çekici olmuyorsa aradan kaybolup gidiyor. Ne kadar iyi ve kaliteli olursa olsun. Maalesef öyle yıllardan geçiyoruz ki eğer dikkat çekmek istiyorsanız bir şey yapmanız gerekiyor. Çektirdiğiniz bir fotoğraf, verdiğiniz röportajda dikkat çekici bir başlık ya da yazdığınız şarkı sözlerinde bir çekicilik olmazsa güzel olan şey görünmüyor. Bu yalnızca Türkiye’de değil dünyada da böyle maalesef.

        Çelik bu fotoğrafı ilk olarak cumartesi günü Cumhuriyet’in internet sitesindeki haberde kullandı. O haberi okurken “Acaba bu fotoğraf neyi anlatıyor?” diye başlıyorsunuz yazıya. Ama yazıda fotoğrafla ilgili en ufacık bir detay yok. Çelik oradaki yazısında sadece değerlerimizi anlatmaya çalışıyor. Ben kendisini her zaman cesur bulmuşumdur. Yaz aylarında çıkaracağı albümüyle fast food müzik dünyasını daha net anlatacağı kesin.

        Reklamın böylesi

        İLK önce renk değiştiren elbiseyi konuştu dünya. Bu elbise ne renk? Bitmek bilmeyen haberler, twit’ler... Sizi bilmiyorum ama ben o elbisenin her söylenen rengini gördüm. Yani bir beyaz-gold, bir de mavi-siyah. Telefonuma kopyaladığım fotoğrafta bile sürekli renk değiştiriyor. Artık kendimden korkmaya başladım, biraz daha renk değiştirdiğini görürsem doktora gideceğim o yüzden fotoğrafı sildim. Dünyanın en çirkin elbisesinin firması acayip reklam yaptı o da başka bir ayrıntı.

        Ve diğer en çok konuşulan elbise de Oscar töreninde Lupita Nyong’un giydiği bol incili, Calvin Klein tasarımı elbise. Elbise otel odasından çalındı. Malumunuz elbisenin üzerinde değerli inciler var. Hırsız incilerden birkaç tane koparmış, gitmiş kontrol ettirmiş. Sahte olduğunu görünce de otele geri getirip tuvalete koymuş. Güler misin ağlar mısın? Haberin iyisi kötüsü olmaz, işte millet hâlâ Lupita’nın elbisesini konuşuyor.

        Diğer Yazılar