Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN hafta Ferhan ve Derya Şensoy’un ikinci dönemi sırtlandığından, Ses Tiyatrosu sahnesinde ‘Pera’daki Hayalet’ oyunuyla izleyici karşısına çıktıklarından bahsetmiştim. İşte müzik dünyasında da ikinci kuşak dönemi resmen başladı. Sezen Aksu’nun oğlu Mithat Can Özer, İbrahim Tatlıses’in oğlu İdo Tatlıses şu sıralar müzik dünyasına giriş yaptı. Aslında anne ve babaları gibi şanslı değiller. Onu hemen söyleyeyim. Çünkü gerçekten son yıllarda müzik dünyası can çekişiyor. E bir de tabii anne ve babaları yüzünden didiklenecekler. “Sezen Aksu’nun oğluna böyle albüm yakışır mı?”, “İdo Tatlıses’in sesi hiç babası gibi değil” cümleleri kurulmaya başlandı bile. Klasik insanımız. Hemen benzetmelere başladılar. Ama hanımlar, beyler; zaten benzerlerse kendileri olamazlar ki. Tatlıses ve Aksu’ya benzemeye çalışan yüzlerce insan varken bari çocukları kendileri has bir şey yapsın öyle değil mi? Birçok kişiye nazaran ben bu ikilinin sesini ve yorumunu beğeniyorum. Evet zorlanacaklar, hiç kolay olmayacak ama ben çalışır ve üretirlerse anne ve babaları gibi müzik dünyasında kendilerinden söz ettireceklerine inananlardanım. Sezen Aksu oğlu Mithat Can Özer ile bir şeyler yapsa keşke ne güzel olur. Hem sahnede hem de düet olarak. Hem yeni nesli de kucaklamış olur. İdo Tatlıses için de pek güzel olur da o daha da şanssız. Albümü ‘Kaç Kere’ çıktığı zaman babası ciddi bir ameliyat oldu. Ve hâlâ da yoğun bakımda. İdo da albüm promosyonunu tamamen erteleyip babasının yanına gitti.

        Müzik dünyası hızlandı

        GÖKHAN Özen, Demet Akalın, Nükhet Duru gibi isimler de yeni albümlerini hazırlıyor. Bu ara albüm çıkaran çıkarana... Zuhal Olcay, Rojin, Gülçin Ergül’ün albümleri peşi sıra geldi. Hepsini dinlemeye yetişmeye çalışıyorum. Ancak bir dönem bu ülkede müzik dünyası çok hareketliydi. 90’lardan bahsediyorum. Üstelik öyle geceler yapılırdı ki sanatçının albümü çıktığı zaman; aman aman dillere destan olur, günlerce konuşulurdu. Işte o dönemlerde de müzik şirketi sahibi Neşe Demirkat, Bektaş Türk gibi isimler vardı. Uzun süredir herhangi bir çalışma yapmayan ikili, Cankut Yılmaz’ın albümünde bir kez daha karşıma çıktı. ‘Su ve Çakıl’ isimli albümüyle müzik dünyasında yepyeni bir renk olan Cankut Yılmaz’ı kesinlikle tavsiye ederim. Eğer kaliteli, keyifli ve kalıcı şarkılar dinlemek istiyorsanız kaçırmayın derim.

        İşin kolayına mı kaçıyorlar?

        SÖZLÜKLERIN birinde “Bu çocuklar da işin kolayına kaçıyor. Anne-baba ünlü tabii. Para da var. ‘E ben de şarkı söyleyeyim, rol yapayım’ deyip aynı şeyi yapıyorlar” diyordu. Şimdi düşünsenize Derya ve Ferhan Şensoy tiyatroda büyümüşler. O koltuklarda anne-baba prova yaparken uyurlarmış, Derya Baykal anlatmıştı. Müzikle uğraşan insanlar için de geçerli. Çocuklar anne-babaları sahnedeyken kuliste uyuyorlar, büyüyorlar. Stüdyoda geçiyor çocuklukları. Onu da geçtim, evde sürekli bir ünlü geçidi. E bu çocukların suçu ne? Başka bir işle uğraşan ünlü çocukları var ama genel olarak dünyada da bu böyle. Ben çok yadırgamıyorum ama yeteneği olmayan ünlü çocuklarının da kastırmamaları gerektiğini savunanlardanım.

        ‘Asi Kuş’ Ankara’da

        GEÇEN gün Ali Poyrazoğlu ile konuştuk, Ankara yollarındaydı. 10 parmağında 10 marifet ustanın. 4 yıldır Istanbul’da sürekli olarak kapalı gişe oynadığı ‘Asi Kuş’u, 4 gün boyunca Ankaralı sanatseverler için oynamaya gidiyordu. Son 2 gün. Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi’nde olacakmış. Ankaralılara duyurulur.

        Diğer Yazılar