Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇ başladım ama 3 günde bitirdim. Son zamanlarda metroyu çok kullandığım için en iyi yol arkadaşım kitaplar. ‘Delice’ye de 3 gün önce Taksim-İstinye arasında başladım. Sardı, sarmaladı. Bırakamadım. Koştur koştur işlerim bitsin de kitabı elime alayım istedim. Hande Altaylı kitapları beni böyle yapıyor. Daha önce ‘Kahperengi’de de böyle olmuştum. Zaten o zaman tanıştım Hande Altaylı kitaplarıyla.

        Velhasıl kelam ’Delice’ gece yarısı bitti. Sabaha kadar Aliço’yu, Meryem’i, Nurdan’ı, Kazım’ı, Salih’i rüyamda gördüm. Hatta Osman Efendi’yi bile. O köyün içine girmişim meğer, çıkabilene aşk olsun. Sabah oldu ben hâlâ o köydeyim ve deli danalar gibi dolaşıyorum. Acayip esti geçti hayatımdan ‘Delice’ kahramanları. Gün içinde aklımın bir köşesindeler hâlâ. İşte ben böyle kitapları seviyorum. Seni ilk sayfasından sarıp sarmalayanları... “Dur 50 sayfa okuyayım, 50 sayfadan sonra sarar zaten” denen kitapları değil. Birçok kitabı daha ilk sayfalarında bırakma nedenim bu. Demem odur ki, bu öyle bir kitap ki kahramanların yüzünü bile şekillendiriyorsunuz. Hatta kendinizi ölçüp biçiyorsunuz. Kitapta beni en etkileyen kişi Aliço oldu. Şekilci bir insan olmadığımı düşünüyorum ama kitap bittikten sonra anladım ki şekilciliğim az biraz varmış. Ne kötü, ne kötü! Onu yok etmek için kendime söz verdim. Nedenini anlatırsam kitabı okumayanlara haksızlık etmiş olurum. O yüzden alın, okuyun hiç ama hiç pişman olmayacaksınız. Hatta bana teşekkür edeceksiniz.

        KİTAP DEMİŞKEN

        GAZETEMİZİN yazarı Oben Budak’ın üçüncü kitabı, ‘Falan Filan’ın devamı geliyor. Çok kısa süre sonra raflarda olacak. ‘Falan Filan’ın çok taklidi çıktı ama taklitlerinden sakının derim. Birinci ve ikincisini okumuş biri olarak üçüncü kitap bizi uçuracak diye tahmin ediyorum.

        ARKADAŞIM Özge Uzun da harika bir kitap yazdı. Benim eski yayınevim İnkilap’tan kitabını çıkarmaya hazırlanan Uzun’un ‘Sizin Hiç Maviniz Var mı?’sı, 5 Mayıs’ta kitapçılarda olacak. Ne güzel haber. Merakla bekliyorum ve bu kitabın içinden çıkaracağımız çok ders olduğunu düşünüyorum.

        Evlilik takıntısı

        SADECE bizde değil işte görüyorsunuz Amerikalı fotoğrafçı Suzanne Heintz “Ne zaman evleneceksin?” sorularından bunalıp kendine harika bir aile yaratmış. Üstüne üstlük bunu fotoğraflayıp blogunda paylaşmış. Mankenden bir kocası, bir de kızı var. Kayağa gidiyor, kahvaltı ediyor, Paris’e tatile gidip aşk yaşıyor. Daha ne olsun? Yani bu evlilik durumu yüzünden çok insan yanlış ilişkilere başlıyor. Nedir bu dünyadaki evlilik takıntısı anlamış değilim.

        HT MASA EKİBİYLE TARTIŞINCA

        DÜN ’Cem Yılmaz’ın yalnızlığı’ diye bir yazı yazdım. Cem Yılmaz’ın Periscope’taki görüntüsünden yola çıkarak bir kadın düşüncesiyle yazdığım yazıyı HT Masa ekibinin erkekleri Kadir Kaymakçı, Reşat Balcıoğlu, Bülent İpek ve Tayfun Topal’la tartışınca “Seveyim ben öyle yalnızlığı. İnsan arabalarına sarılır yatar. Kardeşim Cem Yılmaz’sın sen. Et bir telefon eve o anda 100 kişi dolar” türünden cümlelerle karşılaştım. Yani benim yazım onlara göre tam kadınsı bir bakış açısıyla, öyle pembe bir şekilde havada asılı kaldı. Varsın kalsın. Ben hâlâ savunuyorum bu durumu. Eğer anlayabileceksiniz beyler size Al Pacino’nun ‘The Humbling’ini (Dönüm Noktası) izlemenizi tavsiye ederim. Işıltılı bir geçmiş sonrasında eşsiz, çocuksuz ve sevgisiz yaşayan bir aktörün hayatını anlatıyor. Tabii ki ben Cem Yılmaz’ı ona benzetmiyorum ama sonuç olarak perde kapandıktan sonraki içsel yalnızlıktan bahsediyorum. Ama tabii kadınlar ve erkekler arasındaki fark diye karşımızda yıllardır tartışılan koskocaman bir cümle var. O yüzden de tartışmayacağım beyler.

        BAŞLIĞA BAKIP ŞAŞIRMAYIN

        ‘HT Masa ekibiyle tartışınca’ diye bir başlık attım. Eminim yazıyı okumadan birçok kişi göbek atıp oynamıştır. Çünkü bu Masa’yı pek çok kişi seviyor ama bir o kadarı da sevmiyor. O yüzden de Masa’nın dağılmasını isteyenler çok fazla efendim. Varsın olsun, zaten sevilmeyi beklemiyoruz. Ama şunu da tekrar etmeden geçemeyeceğim. Bu Masa gerçek magazincilerden oluşuyor. Kimseye ne bir hakaret ne de saygısızlık var. İşini en iyi şekilde yapmaya çalışan usta isimlerin yaptığı magazindir. Zaten o yüzden de çok fazla ciddiye alınıyor. Bu ekip yarın için yine harika konular hazırladı. Kaçırmayın derim.

        Diğer Yazılar