Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son günlerde hangi masaya otursam, herkes Bade İşcil ile Malkoç Süalp’in durumunu konuşuyor.

        Özellikle, “Kültürlü, zengin bir erkek bunu nasıl yapar” diyor birçok kişi. Ama şiddetin ve zulmün, zenginliği, fakiri, cahili, kültürlüsü yok ki.

        Bana göre Bade İşcil ile Malkoç Süalp ilişkisinde evliliği kurtarmaya çalışan bir kadın izliyoruz.

        İlişki uzmanı analist Aşkım Kapışmak da “Bade İşcil’in İnstagram resimlerinden de belli aslında. Son üç resmine özellikle dikkat edin. Bade İşcil ‘Yardım edin bana’ diyor. Son koyduğu sırtı dönük kız çocuğu ve oyuk tahta resimlerinde fiziksel şiddet gördüğü kesin.

        Anlatamadıkları var, ilginç bir şekilde bu iki resmin tam ortasında kocası ve çocuğu ile bir resim var. Bu da zorla konulduğunu gösteriyor.

        İlişkinin bu boyutunda biri narsist ve sapkın, bir diğeri de mazoşist değersizlik algısı yüksek. Bunun nedeni var: Baba travması. ‘Ne olur?’ dersen, zaten ruhsal bir evlilik yok. Boşanma şart. Koca kıskanç, ön planda olmayı seviyor ve narsist. Ağzı iyi laf yapıyor, annesinin prensi ama babaya uzak bir tip” diyor.

        Aslında Aşkım her şeyi anlatıyor. İşte genel anlamda bakacak olursak Türkiye’de kadın ve erkek portresi diyebiliriz.

        TATİL YÖRELERİ KAN AĞLIYOR

        Neredeyse haziranın ortasından bu yana Alaçatı- Bodrum arasında mekik dokudum. Hatta bir ara Mikonos’a da gidip özellikle Türk tatilcilerin tercih ettiği en popüler yerleri dolaştım.

        İlk izlenimim, kesinlikle tatil yöreleri kan ağlıyor. Ramazan ayının tatil dönemine gelmesiyle birlikte tatilciler büyük bir umutla bayramı bekliyor. Hal böyle olunca ciddi yatırımlar yapan tatil yörelerindeki işletmeciler, “Bu sezon çok kötü. İnşallah ağustos ayında yaptığımız yatırımın karşılığını alırız. Yoksa hepimiz batacağız” diyor.

        Yani hemen hemen tüm işletmecilerin dilinde bu sözler dolaşıyor.

        YENİ NESİL OYUNCUYA TAVSİYEM

        - Özellikle yaş ortalaması küçük hayran kitleniz olduğu için onları kandırmayın.

        - Samimi olun, samimiyetinizi bozmayın.

        - Doğru söyleyin, yalan konuşmayın.

        - Aşkınızda bir sıkıntı yaşıyorsanız direkt söyleyin, agresif hareketler sergilemeyin.

        - Gazetecilerle arkadaş olun, ilişkilerinizi sağlamlaştırın.

        - Küçük yaşta hayranlarınız olduğu için onların sevgisini sağlamlaştırmanız gerek. Yoksa iki sene sonra “Ay ben bunun neresini beğenmişim?” denir ve sonra sizin dizinizi, filminizi kimse izlemez.

        - Dizi karakterindeki isminiz değil, gerçek isminizle akıllarda kalmaya çalışın. Eğer size yolda dizi karakterinizdeki isminizle sesleniyorlarsa bu çok ciddi bir tehlikedir.

        - Senaryo seçimleriniz çok önemli. Temelleri sağlam olmayan ününüz, ikinci dizide bir bakmışsınız yok olmuş.

        - İlk iki bölümde reyting alan dizinize güvenip “Ben artık özel şoför istiyorum, ben lüks bir evde oturmak istiyorum” diye kaprisler yapmaya başlamayın. Bir bakmışsınız 10 bölüm sonra dizinin reytingi düşmüş, sizin esaminiz bile okunmuyordur.

        DİZİ AŞKI OLMADAN OLMAZ

        Eğer bir dizinin adından söz ettirmek ve dizi oyuncularının tanınmasını istiyorsanız hemen başrol oyuncuları aşk yaşasın.

        Yaşamasa bile yaşıyor gibi gösterilsin. Artık bu durum yeni dönem magazinin olmazsa olmazları arasında.

        Bakın “Çilek Kokusu” dizisinin başrol oyuncuları Yusuf Çim ile Demet Özdemir gerçek hayatta da aşk yaşamaya başlamış.

        Artık gerçek mi yalan mı o da birbirine karışıyor. Çünkü bu henüz yolun başında olan, sudan çıkmış balık durumundaki yeni oyuncular, senarist, yapımcı, menajerler tarafından yönlendiriliyor.

        Hatta bu yeni oyuncular, onları yönlendirenler ne diyorlarsa onu yapıyorlar. Şimdi “Çilek Kokusu”nun oyuncularına, “Aman bırakın hakkınızda aşk haberleri çıksın. Daha güzel, işte hemen tanınıyorsunuz” diyorlardır.

        Hatta, “Sakın yalanlamayın, hatta sakın kimselere konuşmayın. Böyle gizem yaratın” da demişlerdir.

        Bunların hepsi sürekli yaşanıyor. En son Medcezir’de Çağatay Ulusoy ile Serenay Sarıkaya için uygulandı bu sistem.

        İkilinin sürekli aşk yaşadıkları gizemi yaratıldı, ama yaşamıyorlardı. Dizi bitti, bu gizem de ortadan kalktı.

        Diğer Yazılar