Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir kadın olarak ben de tüm dünya kadınları gibi Madonna’nın poposunun taş gibi olduğunu biliyorum.

        Yani ben onun yerinde olsam, “Bakın yaşım ilerlemiş olabilir, ama hâlâ birçok kadını cebimden çıkarırım” elbisesini giymezdim.

        MET Gala’daki Madonna’nın kıyafetinden bahsediyorum.

        Tam da bir kadının geldiği en tehlikeli nokta Madonna’nın durumu.

        Yani yaşlanan ama bunu kabul etmeyen bir kadının, “Yaşlanmış olabilirim ama gençler ben sizden daha iyiyim” edası.

        Bir kadın olarak her konuda herkese sonsuz saygım var.

        Ama hanımlar buna gerek yok... Hiç gerek yok.

        Nişantaşı’nda da görüyorum Madonna sendromuna giren kadınları.

        Kızlarıyla yarışıyorlar.

        Güzel, sağlıklı ve fit olmak ayrı bir şey, bunun yarışında olmak ayrı.

        O anlamda aman ha, siz siz olun bu sendromdan uzak durun.

        Erkeklerin ağzına sakız olmayın.

        Çünkü çok kötü dedikodu yapıyorlar.

        Hiç gerek yok.

        KAYA KONUŞUYOR HÜLYA AVŞAR FİLTRE AYARINI ARTIRIYOR

        Kaya Çilingiroğlu daha önce söylemişti, şimdi yine söyledi.

        Diyor ki: “Zehra, Hülya’dan daha iyi oyuncu.”

        İşte Kaya Çilingiroğlu bu sözü söyledikçe Hülya Avşar da rol aldığı dizide filtrenin ayarını artırıyor.

        Geçen gün tesadüf eseri denk geldim Muhteşem Yüzyıl Kösem’e.

        Uzun süredir hiç görmüyordum. Biraz takıldım.

        Kamera diğer oyuncuların yüzünde gayet normal.

        Ama Hülya Avşar’a geldiği zaman bembeyaz, sıfır çizgi ve mimik.

        Yani filtrenin ayarı öyle bir artıyor ki anlatamam.

        Bariz dikkat çekiyor. Oysa bu farklılığa Hülya Avşar’ın dikkat edip, “Aman arkadaşlar yapmayın. Beni kötü duruma düşürmeyin. Çok komik duruyor” diye uyarması lazım.

        LIKE İLE TERBİYE ETMEK

        Geçen öğlen bir arkadaşımla sohbet ederken, “Artık insanlar birbirini sosyal medyada terbiye ediyormuş” dedi.

        “Hayırdır, nasıl oluyor o iş?” diye sordum.

        “Birbirlerinin fotoğraflarını like’lamayarak” dedi.

        Yani like az olunca o kişi girdiği havadan çıkıyor, yükselen egosunu düşürüyor ve “Benim fotoğraflarım az like alıyor. Hemen daha iyisini çekip koymalıyım” diye çalışıyormuş.

        Kendi duygu ve düşüncesini de böylelikle terbiye ediyormuş.

        Daha neler duyacağız bilmiyorum, ama fazla like alabilmek için saatini kurup kalkarak fotoğraf paylaşan, sonra tekrar uyuyan kişileri biliyorum.

        Bunun için bavul yapıp enteresan manzaraların olduğu yere giderek saatlerce fotoğraf çektirenleri de biliyorum.

        Birçok kişi bunun için para da kazanmıyor.

        Sadece egosu yüzünden fotoğrafının daha fazla like alması için uğraşıyor.

        Yani “Fotoğrafım neden az like aldı?” diye yanıp tutuşan insanlar var.

        Artık bunun terbiye kısmı çoktan geçti gibi geliyor bana.

        Allah yardımcımız olsun.

        Diğer Yazılar