Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Haydi buyurun. Okan Bayülgen sezona başlıyor. Yani aşağılama, laf sokma, beğenmeme, küçümseme, kendini bir şey sanma, başkasını hor görme, “Ben her şeyi bilirim” tavrı, eşittir Okan Bayülgen zamanı.

        Yeni yayın dönemi gelmeden az biraz reklam olmak gerek öyle değil mi? 90’ların değişmeyen magazin kuralı.

        Okan Büyülgen yazın tatil yapar. Tam sezon başlayacak, 15 gün öncesinden röportajlara başlar. Ona laf atayım, buna laf atayım. Hop tüm gazetelerde görünür olayım.

        Duymayan kalmasın, program başlıyor efendim...

        Yeni nesil pek alışamadı bu laf sokmaya, laf atmaya, başka oyuncu arkadaşını eleştirmeye ya da şarkıcıları aşağılamaya.

        Yani ne Serenay Sarıkaya, Bergüzar Korel’e laf sokuyor, ne de Cem Belevi, Tarkan’a. Çok sıkıcılar canım bunlar çok.

        Abilerinden, özellikle Okan abilerinden hiçbir şey öğrenemiyorlar.

        Yani sezon başlıyor, çok az kaldı. Okan Bayülgen de haklı canım. Diyecek tabii, “Bu saatten sonra Demet Akalın’a bir dönüş olmaz. Çünkü bu kadar yoğun siyasi bombardımanın en azından bilinçleri bir post Tarkan haline getirmesi lazım. Ben hâlâ görüyorum, yazın kafalar fazla çalışmıyor. Cuppa cuppa tamam. Tarkan kendini geliştirmedi diye siz de kendinizi geliştirmemek zorunda değilsiniz” falan diye. E program başlıyor, o ne yapsın.

        Ama tabii kimse geliştirmiyor kendini bu memlekette. Televizyonun dâhi çocuğu Okan Büyülgen dışında.

        Doğduğu günden bu yana her gün kendini geliştiriyor, yeniliyor. O yüzden masanın etrafında oturmayı bırakıp koltuğa geçmiş.

        Şöyle gelin adaylarımız gibi bir güzel yayılacak. E yayılmadan önce bir iki laf sokmak şart öyle değil mi? Okan Bayülgen ne yapsın...

        Lafını esirgemez. Ne düşünüyorsa pat diye söyler, duramaz. Sosyal medyadan, “Tarkan’sız da bensiz de reklamın olur. Kaç yaşına geldin, sığınma bize hadi anam” diye ayar verdi Demet Akalın.

        Tabii Okan Bayülgen buna yanıt verecektir vermesine programının başlamasına bir iki gün kala. Gündem şart öyle değil mi?

        Pazar pazar ilahi Okan. Ben kendimi bildim bile değişmeyen bir Okan Bayülgen var.

        Eleştirir, saldırır, beğenmez, küçümser. Tam bunlar başlayınca sezonun başladığını anlıyorum artık.

        Az biraz taktik mi değiştirsen. Hani gelişiyorsun, değişiyorsun, beğenmiyorsun ya. Şu 90 ekolünü de bir bıraksan mı?

        O zaman da onları küçümserdin ama tamamen onlara benzemişsin farkında değilsin. Bir gram gelişme yok. Ha pardon, bizde yoktu değil mi?

        EDİS NEDEN ALINMIŞ OLABİLİRSİN?

        Geçenlerde bu köşede Edis’in dans etmediğinden bahsetmiştim. Alınmış, kırılmış.

        İyi de kırılacak bir yazı değildi ki. Klasik fanlar yine saldırdı. Ama onları ciddiye almıyorum. Fanlar okumadan saldırıyorlar her şeye.

        Oysa Edis’in ne kadar başarılı olduğunu, enerjisinin yüksekliğini, insanların onu izlemek istediğini yazdım.

        Ve hatta, “Ozan Çolakoğlu, Gülşen derken birçok kişiyle dirsek temasındasın. Harika işler çıkacak belli ki. Aranan starların en başında yer alabilirsin. Ama az biraz daha çalış, kendine yatırım yap, dans ederken izlettiriyorsun kendini. Ama yarıda kesiyorsun. Biraz daha çalışırsan gözler ayrılmaz senden. Millet bayılıyor. Daha küçüksün, 90’lısın. Madonna’sı, Beyonce’si günde 8 saat dans çalışıyor” demekle neden alınır insan.

        Anlamıyorum, anlayamıyorum. Şaşkınım, şaşırıyorum.

        Sürekli, “Harikasınız, süpersiniz” laflarıyla nereye ilerleyebilir insan?

        SİZ UYURKEN

        - Aztek barın kenarında 4 kızdan oluşan bir ekip eğleniyor. Kızlar oldukça acıkmış olacaklar ki bir anda eğlenmeyi bırakıp mantı, dolma, sucuk ve köfteyi midelerine indirdiler.

        - Sahilde 4 kişi telefonlarından müzik açmış halay çekiyorlar. Ama halay çekerken de sosyal medya için görüntü çekmeye çalışıyorlardı.

        - Yanımdaki kadın arkadaşına dert yanıyor: “Kanada’ya gidiyorum ‘Çok siyahsın’ diyorlar. Buraya geliyorum ‘Çok beyazsın’ diyorlar. Hiçbir yere ait olamıyorum.”

        - İki kadın Cihangir’de sohbette. Konuşmadıkları hiçbir şey kalmadı. Bir ara kız, “Sen Eda Taşpınar’la mı yandın? Bu ne karalık böyle” dedi.

        Diğer Yazılar