Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “La Boom’da oturuyoruz, Çağatay Ulusoy ile Kıvanç Tatlıtuğ girdi içeriye. Tüm kafalar ikisine döndü. Ama gözler tamamen Çağatay Ulusoy’da. İnanılmaz bir karizması var. Nasıl da dikkatleri üzerine çekiyor.

        Evet Kıvanç Tatlıtuğ da acayip yakışıklı. Anlatılmaz bir yakışıklılık ama Çağatay’daki karizma herkesi kendine çekti.

        Biz kadınlar zor tuttuk kendimizi. Sonra da zaten tutamayıp gittik yanına. Sarıldık, öptük, fotoğraflar çektirdik” diye anlatıyor 5 kadın heyecanla.

        Ama nasıl heyecanlılar. Anlatamam size coşkularını. Sadece onlar değil, son günlerde kiminle konuşsam Çağatay Ulusoy’dan bahsediyor. Hem “İçerde” dizisinden hem de Çağatay’dan.

        Tüm kadınlar inanılmaz etki altında. Dizi daha başlamadan fragman yayınlandığında da yazmıştım. Çağatay Ulusoy kendini çok iyi yetiştirdi. Her dizisinde bambaşka biri olarak çıktı izleyici karşısına. Yani yapması gerekeni yaptı ve başarılı oldu.

        Bundan sonrası için de Çağatay Ulusoy hem dizi hem de sinema sektörü için kazanılmış inanılmaz bir isimdir.

        SERENAY ALBÜM YAPMAZ MI?

        Müzik yapımcıları, Serenay Sarıkaya’nın peşinde. Serenay Sarıkaya, dizi ve filmde söylediği şarkılarla herkesin beğenisini kazandı. Yapımcılar Serenay’a, “Ne istiyorsan varız. Gel albüm yapalım” diyor. Hatta birçok mekân sahibi, Serenay Sarıkaya’ya sahnelerini açıyor. En son bir mekân sahibinden, “Serenay Sarıkaya kabul etsin, 300 bin TL ödeyeceğim” dedi. Hatta Demet Akalın da Serenay Sarıkaya’ya albüm teklifi yapmıştı ama kabul etmedi. Serenay Sarıkaya, “Asla albüm düşünmüyorum, şu an yapmak istediğim sadece oyunculuk” diyor. İştahı kabaranlara duyurulur.

        SİZ UYURKEN

        ELİNDE selfie çubuğu İstiklal Caddesi’nde yürüyor. Saat bir hayli geç. Kadın, arkadaşlarıyla kendisinin her halini, her dakikasını çekmeye çalışıyor. Hatta yürürken o çubuğuyla birçok kişinin kafasına vurdu. Ama hiç bozuntuya vermiyor, çekmeye devam ediyor. Her şey güzel bir kare yakalamak için.

        Taksim’de Arap turist bir kadın yaklaştı yanıma. Bana, “Ben hangi sokaktan insem denizi görebilirim” diye sordu. Ben de o bölgeden tarif etmeye çalışıyorum. Kadın bana şaşkın ifadeyle bakıp, “O kadar uzak mı gerçekten? Ben de Taksim deniz kenarında zannediyordum” dedi. Bu tuhaflıklar beni mi buluyor yoksa ben çekiyor muyum gerçekten çözemiyorum.

        Aztek’te müzik bitmiş, saat bir hayli geç. Ama kimse çıkmak istemiyor. Müşteri gitsin diye ışıklar yandı, ama kimse istifini bozmuyor. Hatta insanlar şarkı söylemeye başladı. Bir ağızdan herkes şarkı söylüyor. O saatte mekâna sadece yemek yemeye gelenler oluyor.

        SANATI SEVMİYORUZ

        Lütfi Kırdar’da düzenlenen Contemporary sanat fuarında Ali Elmacı’nın eserine yapılan muameleden direkt şunu çıkarıyorum: Bizim ülkemizde insanlar sanatı sevmiyor.

        Hatırlarsanız Talimhane’de açılan sanat galerisine de saldırı olmuştu. Çok örnekleri var, say say bitmez. O yüzden uzatmıyorum. Direkt söylüyorum. Bu ülkede yaşayan çok kişi sanatı sevmiyor. Asla da kabul etmiyor. Bu ilk değil, son da olmayacak.

        SON GÜNLERDE YİNE ŞU DURUMDAYIZ

        Bu ülkede yaşanmaz.

        Ne oldu, sosyal medya çalışıyor mu?

        Sosyal medya durdu, ben de durdum. Elim ayağım tutmuyor, ne yapacağımı şaşırdım.

        WhatsApp çalışmıyor. Ağlayacaktım sinirden.

        Türkiye’nin durumu çok kötü, hiç değişmeyecek bu ülke, güzelleşmeyecek.

        Kurtulamadık bu sorunlardan. Ben çocuğumu bu ülkede büyütmeyeceğim.

        Bitmiyor, bitemiyor, geçmiyor, geçemiyor. Biz harika, güllük gülistanlık bir ülke olamayacağız.

        İstemiyorum ama ülkeyi terk ediyorum, gidiyorum.

        Diğer Yazılar