'Gaziantep'e neden gidiyorsun?'
İyi de neden gitmeyeyim. Paris’e gidiyorum, New York’a gidiyorum, İzmir’e gidiyorum, Bursa’ya gidiyorum, Gaziantep’e neden gitmeyeyim?
Aklınıza gelebilecek her yere gidebiliyorken neden kendi ülkemin, kendi vatanımın topraklarında gezmeyeyim. Bana, “Oralarda ciddi olaylar var. Senin oraya gitmene inanamıyoruz” diye kızdılar.
İyi de eğer başınıza bir şey gelecekse sadece Türkiye’de değil, her yerde gelebilir. İstanbul’da da olur, İzmir’de de.
Hem olacaksa kendi topraklarımda olsun. Başka topraklarda başıma bir şey gelsin istemem.
Cuma günü Gaziantep’e mimar Mahmut Anlar’ın yaptığı Şebnem Ercantürk ve Murat Özalp’in 8 aydır gizli gizli yürüttüğü, tam Gaziantep Kalesi’nin karşısında bulunan metruk Hışvahan’ı görmeye gittim. Hışvahan hakkında detayları yarın okuyacaksınız. İnsanların kendi topraklarına bu kadar güzel yatırım yapmasını da. Ama önce cuma akşamı sosyal medyada patlayan bombada yaşadıklarımıza gelelim.
‘SEN DE YALANCISIN'
Gaziantep’e gittiğimiz akşam sosyal medyada, “Gaziantep’te bomba patladı”, “Gaziantep’te bir patlama oldu” cümleleri dolaşmaya başladı.
Telefonum durmuyor. Tuhaf fotoğraflar düşüyor Twitter’a. Fotoğraflarda itfaiyeler, ambulanslar, patlayan arabalar görünüyor. Ama o an Gaziantep’te ne ses var ne seda. Yani kaos diye bir şey yok.
Herkes normal hayatına devam ediyor. Yok insanlardan gizleniyormuş. Telefonum durmuyor. Ya bir tuhaflık var ya da gerçekten ben sağır ve kör oldum.
Evet geçen jetlerin ışıklarını yanımızdaki bazı insanlar görmüş, ama olduğum bölge itibarıyla bu çok normal değil mi? Sonuç olarak son günlerde operasyonların olduğunu herkes biliyor.
Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in açıklamalarını bana yolluyorlar. Hatta troller, “Yalancısın sen de. Bir şey yazma, gazeteci değil misin?” diye bana da laf söylüyor. Bunları yazan trol, evinde oturmuş çay-kahve keyfi yapıyor.
İyi de olmayan bir şeyi nasıl söyleyebilirim, Nasıl yazabilirim?
Fazla söze gerek yok. Ben ne yaşadığımı biliyorum. Yani hiçbir şey yaşamadım. Ne bir ses, ne bir kaos, ne bir gürültü patırtı. Üstelik o an tam karşımda Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in oğlu Yüşa Şahin var.
Çok saygılı, efendi, harika bir çocuk. Gün boyu da şehir turunda bize eşlik etti. Üstelik şehir polis doluydu ve aramalar yapılıyordu. O an patlama haberleri dolanırken Twitter’da annesiyle ve annesinin özel kalemiyle konuştu.
Hiçbir patlama olmadığı söylendi kendisine. Tıpkı açıklamadaki gibi. Ama benim telefonum hâlâ durmuyor. Sonunda telefonumu sessize aldım. Çünkü bırakın belediye başkanı, cumhurbaşkanı, başkan, patron olmayı, hangi kadın, hangi anne çocuğunu böyle rahat bırakabilir. Olay olsa en azından kendi alamıyorsa bile aldırır çocuğunu güvenli bir yere.. Başka söze de gerek var mı? Bence yok. O yüzden ülkenizi sevin, koruyun, kollayın, gaza gelmeyin hanımlar ve beyler. Malum Twitter’da bir şey yazılmaya görsün.
İLK GÜN GAZIANTEP İZLENİMİ
Çok güzel bir yer.
İnsanlar bakımlı, kültürlü, gezmeyi seviyor.
Şehir yılbaşı için süslenmiş bile. Taksim Meydanı’nda bile bir ışık yok hâlâ, çok üzücü.
Her üç dükkândan biri kebapçı, baklavacı.
Her baklavacının adı “Oğul” ile bitiyor.
Herkes yemek yiyor.
Kahvaltıda öğle yemeği, öğle yemeğinde akşam yemeği, akşam yemeğinde sabah kahvaltısı konuşuluyor.
Devamı yarın...
DEMET'İN RAKİBİ HİRA
Demet Akalın “Rakipsiz” albümünü çıkardı ya... Ben de kendisine “Sana rakip olarak Hira geliyor” dedim
Neden mi? Sosyal medyaya sık sık çekip koyuyor Demet de kızı Hira’nın şarkı söylerkenki hallerini. Alıyor eline mikrofon gibi bir şey, bağıra çağıra şarkı söylüyor.
Sahnelere de alıştı, çünkü annesinin Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki konserinde sahneye çıkı- yor. Belli ki şarkı söyleyecek.
Tabii ki her kız çocuğu o yaşlarda eline bir saç fırçası alıp şarkı söyler. Ama Hira şarkılarla büyüdüğü için daha yakın sahnelere. Annesinin izinden yürüyecek, belli oldu.
