Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kadına şiddetin alıp yürüdüğü, kadının yerinin sorgulandığı, kadına saygı duyulmadığı günümüzde 2 erkek, kadınları koruyup kollama yönünde hareket ediyor ama yine kadınlar huzur vermiyor.

        Ne tuhaf bir çelişkidir bu. İlk önce Caner Erkin isyan etti. İkinci isyan eden de Kıvanç Tatlıtuğ.

        İkisi de o kadar haklı ki, ikisine de bayılıyorum.

        VARAN 1: Caner Erkin, Asena Atalay’la evli olduğu, üstelik Atalay’ın 3. şahıslarla adının çokça çıktığı dönemde karısının elinden tuttu, aslanlar gibi arkasında durdu. Sonra yine güzel bir şekilde boşandı. Karısına hiçbir laf getirtmeden.

        Bayıldık, öldük, bittik. Ayakta alkışladık. Ama eski eş Asena Atalay kaşıyor da kaşıyor. Bir huzur vermiyor.

        İlk kez bir kadını korumuyor, ilk kez bir kadının arkasında duramıyorum. Çünkü bu kadın, adam bir başka kadına âşık olup evlendiğinden beri yapmadığını bırakmadı. Yazık ki ne yazık!

        Peki şöyle bir göz atalım. Bir kadın neden eski eşine huzursuzluk çıkarır?

        1- Mutlu olmadığı ve eski eşi mutlu olduğu için.

        2- Eski eş hemen evlendiği ve çok âşık olduğunu dile getirdiği için.

        3- Boşanırken, “O sürüne sürüne bana geri dönecek” diye iddialı konuşup eski eşin dönmediğini gördüğü için.

        4- Eskisi gibi üzerinde flaşlar patlamadığı, her gün gazete sayfalarında boy boy haber olmadığı için.

        5- “Ben onun adını asla anmam. Yaptığım programda eski eşimin haberini sunmam” diyerek sürekli kendi haber olmaya çalıştığı için.

        6- Ve kadın, “Bir başka kadını nasıl sever? O başka kadınla mutlu olamaz. Eninde sonunda bana dönecek” diye inandığı için.

        VARAN 2: İkinci isyan eden adam da Kıvanç Tatlıtuğ oldu.

        Yine bir başka kadın, “Çirkin, ne işin var o yakışıklı adamın yanında” diye yazınca Kıvanç Tatlıtuğ isyan etti.

        Helal olsun Kıvanç, seni ayakta alkışlıyorum. Bravo!

        Bu ikiliye en başından beri ne Kıvanç’ın annesi, ne eş-dost-çevre, ne de hayranları huzur verdi.

        Şimdi de Hülya Avşar, Kıvanç’ın yakışıklılığını anlatmış da anlatmış. Tövbe tövbe...

        Oysa ikili çok mutlu, birbirini seviyor, âşık. Ama ciddi altyapı ve sabır lazım. İkisinde de o var ve ayakları yere sağlam basıyor yoksa çoktan boşanırlardı.

        Ama Kıvanç ile Başak boşandıkları gün zil takıp oynayacak kadınlar var bu memlekette. Ne tuhaf değil mi? Bir başka kadının kocası için üstelik.

        Yahu bir durun, bir bırakın, bir nefes aldırın... Tamam adam yakışıklı, ama kız da çirkin değil ki? Hem olsa ne olur? Size ne?

        Bir çıkamadık şu kalıplardan. Zayıf-şişman, uzun-kısa, güzel-çirkin, evetçi-hayırcı, TürkKürt, şucu bucu diye diye boğulacağız, yok olacağız. Kendi kendimizi bitireceğiz. Bir durun yahu! Bir durun.

        KİMSENİN VATAN SEVGİSİNİ SORGULATMAYIN

        Olan oldu işte. “Evet” diyen de “Hayır” diyen de şu aralar eşit durumda. İki taraf da birbirine girmiş vaziyette.

        Tarafını belli edenin işitmediği söz kalmıyor. Tarafını belli etmeyene de “Bizden değilsin” deniyor.

        Kim ne oy atacaksa atsın. Ve insanlar rengini belli etsin diye de lütfen uğraşmayın, zorlamayın.

        Bu kesinlikle taraflaştıran, kutuplaştıran bir yaklaşım.

        Düşüncesini kendi isteğiyle açıklamak isteyen açıklasın, ama açıklamak istemeyeni zorlamayın. Allah aşkına yeter!

        Ülke birbirine giriyor. Kardeş kardeşle, baba oğulla, amca yeğenle birbirine giriyor. Olacak iş değil.

        “Evet” diyen kişiler, “Bana küfrettiler”, “Hayır” diyenler ise “İşitmediğim söz kalmadı. Hem açıkladım şimdi korkuyorum. Tüm işlerim engellenecek” diyor.

        Yazık, bu ülke bizim. Sen, ben, o, evetçiler, hayırcılar değil, biz biriz. Allah aşkına yeter!

        Bu durumdan acilen çıkmamız gerek. Devlet büyüklerinin bu konuda daha hassas davranması lazım.

        Dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülkede bu durumu fırsata çevirecek pisliklere fırsat vermemek gerek.

        Diğer Yazılar