Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        40 yıllık mekân Şamdan’ın gidişi hâlâ konuşuladursun, Seda Sayan yeni kiracılarla görüşmeye başladı bile. Birçok firma, Seda Sayan’a avukatı aracılığıyla ulaştı. Ancak Seda Sayan, Cookshop’ta karar kıldı.

        Nişantaşı, Bodrum gibi yerlerde 10 merkezi bulunan ve 1.5 sene önce Etiler’deki mekândan kentsel dönüşüm olacağı için çıkmak zorunda kalan mekânın sahipleri, Seda Sayan’la masaya oturdu, el sıkıştı.

        Önceki gün görüştüğüm Seda Sayan, “Evet, oğlum Oğulcan ve avukatım ilgileniyor, doğrudur görüştüğümüz” dedi. Flört tüm hızıyla sürüyor. Aldığım haberlere göre anlaşma sözlü olarak yapılmış, iş imza atmaya kalmış.

        Mekânın ortakları da “Evet haftaya kontrat imzalarız” diyor.

        Ne diyelim, hayırlısı olsun. Birileri gider, birileri gelir. Hiç kimsenin, hiçbir mekânın yeri kalıcı değildir. Giden de pek çabuk unutuluyor bizim memlekette. Yaşanmışlıkla sabit, örnekleri var.

        Pek tabii ki Şamdan çok ciddi ve unutulmayacak güzellikte bir mekândı. Kurtulabilir miydi, bence kesinlikle kurtulabilirdi. Yani tahliye kararından sonra yükselen sesler ve destekler daha önceden yapılsa belki hâlâ yerli yerinde duruyordu.

        Sahibi Mehmet Tuna da “Seda Sayan’ı hiç görmedim, hiç ulaşamadım” diyor. Keşke ulaşabilseydi, sorun çözülseydi.

        Ki bu sektörde bu görüşmeler zor değil. Araya ego girerse kimse bir şeyi çözemez, o ayrı. Neyse yeni sahiplerine şimdiden hayırlı olsun.

        Cookshop’un Etiler’de çok ciddi müdavimi var. Dört gözle de bekleniyor. Kısa sürede yine popüler olacaktır.

        EGO MU, ŞIMARIKLIK MI, HEYECAN MI?

        Geçen hafta yapılan GQ ödül töreni hâlâ konuşuluyor. En çok da Kıvanç Tatlıtuğ ile eşi Başak Dizer dillerde.

        Kadınların, “Aman Tanrım, adam harika ama kadın da süper. Başak, Kıvanç’ı ne güzel taşıyor” yorumları aldı başını gidiyor.

        Daha kötü bir eleştiri duymadım. Tek kötü eleştiri Beren Saat için geliyor. Bu konuyla ilgili, “Beren Saat’in o şımarıklığı, egosu neydi öyle? Kadın gerçekten öne geçmeye çalıştı” diyenler var. Hem de bu yorumlar çok fazla.

        Ve bana da sosyal medya üzerinden, “Esin Hanım, Beren Saat’in egosundan hiç bahsetmediniz. Sadece elbise hakkında yorum yapıp konuyu kapattınız. Oysa siz bu konularda her zaman yorumunuzu ve eleştirinizi açıkça belirtirsiniz” gibi mesajlar geldi.

        O yüzden bir-iki kelam etmek boynumun borcu. O zaman da yazdım ama gözden kaçmış. Ben Beren Saat’in egosunu ya da şımarıklığını hissetmedim. Uzun süredir ekranlarda olmayışı, böyle bir organizasyona katılmayışı ve sahneye çıkıp ödül vermeyişinden ötürü heyecanlı gibi geldi bana.

        Sahneleri, ekranı özlediğini düşündüm. Bendeki hissiyatı buydu. Tek eleştirim, kırmızı halıdan doğru düzgün geçip basın mensuplarıyla iki kelam etmemeleri. Bunu da dün köşemde yazdım. Kaçırdıysanız mutlaka okuyun derim.

        BUGÜN...

        Havamis, at kendini sokağa.

        Deniz kenarında alabildiğince yürü.

        Al eline bir kahve, mis gibi havayı içine çek.

        Parka, bahçeye koş.

        Telefonu bırak bir kenara. Bol bol gazete, dergi kurcala. Hatta keyif verici yazıları oku.

        Bugün siyasete ara ver. Yarın kaldığın yerden devam edersin.

        Diyet, rejim, formda kalmak, tüm bunları bir kenara bırak. Hatta konuşma. Bol bol yaramazlık yap.

        ÖNCEKİ GÜN 300 MEKANDA KONTROL

        Havalar düzeldi. Allah’a şükür son günlerde her şey sakin ilerliyor ve bu da haliyle gece hayatına, yeme-içme sektörüne yansıdı.

        İnsanlar kendini sokağa atıyor. Ancak önceki gün 300 mekânda yapılan kontrol birçok kişiyi huzursuz etmiş.

        Hasta olduğum için cuma gecesi çıkamadım. Ancak gece yarısından sonra telefonum durmadı. İşte “Bilmem hangi mekâna baskın oldu”, “Buraya geldiler” gibi.

        Sakin olun, sakin olun. Ben de ilk önce panikledim ama sonra birkaç mekânın sahibini arayarak olayı anlamaya çalıştım.

        Meğer cuma gecesi İstanbul’da 300 mekânda kontrol yapılmış. “Sigara içiliyor mu, sigortasız işçi çalıştırılıyor mu, çalışanların ve eğlenmeye gelenlerin can güvenliği var mı?” adı altında.

        Bu kötü değil, çok çok iyi bir şey. Tek kötü yanı, insanlar eğlenirken, müzik son ses açıkken böyle bir kontrolün yapılması. İnsan haklı olarak binbir şey düşünüyor.

        Diğer Yazılar